Pazar… Pazar…

Pazar… Pazar…

Pazar günleri “Pazar Keyfi” bağlamında burada bazı yazılar yazıyorum. Yoğun ve yorucu geçen haftanın sonunda, üzerimizdeki stresi atarak, bir nefes arası verelim arzusundayım. Bilenler bilir, genellikle politika ve futbol konularında yazmıyorum. Amacım bir sabah kahvesi yanında, kurabiye tadında birkaç cümle okumanız; bazen düşündürmek, bazen de gülümsetmek… Yazarken ve sizden gelen yorumları okurken de inanın çok keyif alıyorum.

Ancak bu hafta hiç, ama hiç keyfim yok…

Sınırımızın hemen dibindeki Kobani’ye, sözde dini illegal örgüt IŞİD’in saldırısı nedeniyle, tüm hafta boyunca ülkemizde yapılan protestolar tam bir vandallığa dönüştü…

Kırka yakın kişi öldü, iki polis şehit oldu, yüzlerce kişi yaralandı, okullara, belediye otobüslerine, halkın araçlarına ve dükkânlara zarar verildi. Üniversite ve orta dereceli okullarda eğitim durdu. Birçok ilçede sokağa çıkma yasağı uygulandı. Kahvehaneler tarandı, birçok yer yakıldı, yıkıldı ve yağmalandı… Türk Bayrakları indirilmeye çalışıldı…

Atatürk heykellerine de saldırıldı… Oysa Atatürk, 25 Ekim 1931 yılında Balkan Konferansı üyelerine “İnsanları mesut edecek yegâne vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir. Cihan sulhu içinde beşeriyetin hakiki saadeti, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve muvaffak olmasıyla mümkün olacaktır” demiştir. Ne kadar açık değil mi?

Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Memleket İsterim” isimli şiirindeki birkaç mısra içimden geçenleri özetliyor…

Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

İyi Pazarlar…

2014/39

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir