Pazar… Pazar… 2016/119

Pazar… Pazar…

Bence dünyada yapılması en kolay ve en çabuk sonuç alınacak şey bir çocuğu mutlu etmektir. Küçücük bir hediye ile bir çocuğu sevindirebilir ve o an için dünyaların onun olmasını sağlayabilirsiniz, hatta onunla yakından ilgilenmek ve birlikte oyun oynamak bile yeterli olabilir…

Çocukları mutlu etmek gerekir, çünkü mutlu olan çocukların, gelecekten beklentileri de farklı olur, dünyaya daha güzel bir pencereden bakarlar. Çocukken yaşananları unutmaz, güzel ve mutlu anıları bir ömür boyu hafızalarında yaşatırlar. Hangimiz çocukluğumuzda mutlu olduğumuz ya da çok sevindiğimiz anları tekrar hatırlayınca mutlu olmayız ki… Geçmişi hatırlatan bir koku, bir tat, bir melodi güzel duygular uyandırmaz mı içimizde?

Pazarlama perspektifi ile değerlendirmek gerekirse; dünyaca ünlü markaların, çocuklara yatırım yapmasının altında yatan en büyük neden de budur; markalarına gönülden bağlanmaları ve ileride kendi çocuklarına da aynı markaları sevdirmeleri hedeflenmiştir. Çünkü çocuk yaşlarda hafızalarda kalan anılar büyüdüğümüzde satın alma kararlarımızda yönlendirici olur. Markalar, çocukların gelecekte büyüyeceklerini de göz ardı etmemektedirler.

2000 yılı sonrası doğanları kapsayan ve Z kuşağı olarak tanımlanan kuşak, markaların hem geleneksel, hem de sosyal mecralarda titizlikle ulaşmaya çalıştıkları hedef kitle haline gelmiştir. Z kuşağı günümüzde nüfusun yaklaşık %25’ini oluşturmaktadır, 2023 yılında ise %35’ini oluşturacağı tahmin edilmektedir. Bu kuşağın diğer bir adı da “Kristal Çocuklar”dır. Yani çok çabuk fikir değiştirebilen, hassas, uzun soluklu planlar yapmayan, farklılıkları sevmeyen, sıkılgan ve umursamaz tavırları yüzünden, bu kuşağın iş yaşamında nasıl davranacakları konusunda bir fikir oluşturmak zordur. Yine de bunlar da önceli kuşaklar gibi büyüyecek ve çok yakın tarihte kendileri de yetişkin ve ebeveyn olacaklardır.

Televizyonda Z kuşağından bireylerin “Benim babam Toyota gibi adam” dediği reklamlar, Omo’nun “Kirlenmek güzeldir” şeklinde ve çoğunluğunda Z kuşağının yer aldığı deterjan reklamları (ki deterjanın hedef kitlesi kadınlardır) satın almayı çocuklar gerçekleştirmemesine rağmen markaların iletişim araçlarıyla çocuklara seslendiklerinin bir göstergesidir. Çünkü Z kuşağı bireyleri büyüdüklerinde ve araba almaya karar verdiklerinde akla ilk gelen markanın babası kadar güvendiği Toyota olması hedeflenmektedir. Aynı şekilde markaların Z kuşağına yönelik ambalajlar ve ürünler tasarlamaları, fast food restoranlarında menülerin yanında oyuncak verilmesinin ardında yatan bir neden de budur.

Ancak çocuklara yapılacak pazarlama çalışmalarının sonuca ulaşması ve ters tepki çekmemesi için uyulması gereken yasal koşulları, etik kuralları, gelenek ve görenekleri vardır. Dünyaca ünlü şirketler bunun önemini kavramışlar ve çocuklara yönelik pazarlama faaliyetlerine önem vermekte ve sürdürmektedirler.

Gelelim bu hafta Z kuşağını ve Z kuşağına markaların bakış açısını yazmak istememin temel nedenine. Aslında tek bir cümle ile özetlemek gerekirse, atalarımızın demiş olduğu gibi: “Ağaç yaşken eğrilir”. Çocukların küçüklükte ilgi duydukları kişilere ve olaylara olan sevgilerinin ileride de devam edeceğini ifade etmiştim, işte bu nedenle çocukların yüreklerine vatan sevgisini, birliği, beraberliği, eşitliği, insanlar arasında ayırım yapmamayı ekmek isterseniz, onları çok yakından ilgilendiren ve hayat boyu unutamayacakları özel günleri de coşkuyla yaşatmanız gerekir. Ülkemizin de böylesi öneme sahip ve çok değerli bir bayramı olan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm dünya çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı aslında çocuklara verilecek en güzel hediyedir. Böyle bayramlarda çocuklar önyargısız, tüm dünya çocukları ile birlikte olurlar ve insanlar arasında dil, din, ırk ve kültür farkı gözetmeksizin bir araya gelirler. Tüm dünyaya kendi ülkelerinden sevgi mesajları gönderirler, süslemeler ve resimler yapılır, şiirler okunur, şarkılar söylenir… Böyle fırsatları asla kaçırmamamız gerekmektedir. Ülke içine ve dünyaya barış mesajı vermek için böyle bir bayramdan daha güzel bir fırsat olabilir mi?

Böyle etkinlikler tüm çocukları mutlu eder ve ileride de tüm dünyayı kucaklayacak yürekler için ilk adımları atmış olursunuz. Tabii ki, bunun tersini yapmanız halinde ise, maalesef çocuklara asla sevgiyi, hoşgörüyü ve barışı sevdiremez, kabul ettiremezsiniz. Her şeyin ve karakterlerin daha çocuk yaşlarda oluştuğunu hepimiz biliyoruz. Bugünün çocukları çok yakın bir gelecekte gerek iş dünyasında, gerekse siyasi arenada dünyayı yönetenler olacaklardır. Madem dünyaya barış ve sevginin hakim olmasını istiyoruz, o halde bugün somut adımlar atma zamanıdır; yarın her şey için çok geç kalınmış olabilir…

Bir de çocuklar mazlumsa, ailelerinde acılar gördüler ise, hastalıklar ve yoksulluk yaşadılar ise, hepimizin görevi onları mutlu etmek olmalıdır. Çevremizde böylesi o kadar çok çocuk var ki; sadece birazcık dikkatlice bakmak onları görmek için yeterli olacaktır.

Şehit ve mülteci çocukları, maden kazalarında babalarını kaybeden çocukları, çevremizde yoksulluktan dolayı yüzleri gülmeyen çocukları, amansız hastalıklarla mücadele eden çocukları hatırlamak, 23 Nisan gibi önemli bir bayramda ve hatta sonrasında onlar için özel etkinlikler düzenlemek ve onlara maddi, manevi destek olmak çok mu zor?

Herkesin yapabileceği bir şey mutlaka vardır. Sadece birkaç dakika bu konuya odaklanıp düşünmeniz yeterlidir, aklınıza çok güzel fikirlerin geleceğine eminim.

İyi Pazarlar 

2016/119

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir