Pazar… Pazar… 2017/186

Pazar… Pazar…

Bu yazıları yazmayı ve ardından sizlerden gelen yorumları okumayı çok seviyorum. Hele benimle iletişime geçip, ilgi alanlarıma göre bana fikir veren veya soru soranlar oldu mu, keyfime diyecek olmuyor…

Bu hafta içinde, benim marka ve pazarlama konuları ile uğraştığımı bilen, Sanat Tarihçisi ve halen Batı Sanatı, İnanç Sembolizmi, Kültür Tarihi ve Arkeoloji konularında dersler veren, 38 yıllık arkadaşım Ayse Didem Ozger Bayvas, bana bir link göndererek, Antalya’da tarihin en eski markasının bulunduğunu bildirdi.

Zamanında Sevgili Ayse ile birlikte İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Sanat Tarihi dersleri almıştık. Ardından İşletme okudum ama, aklımın bir köşesinde hep sanat ve resim kalmıştı. Yıllar sonra eğitimini aldığım bu iki konuyu birleştirerek, “Avrupa Resim Sanatı ile Pazarlama” başlıklı bir sunum hazırladım ve zaman zaman bu sunumu gerek üniversitedeki derslerimde, gerekse bazı özel sektör şirketlerine yapmaktayım.

Bu sunumda, dünyada ilk “Marka” kavramını 16. Yüzyılda Avrupalı Ressamların ortaya attıklarını ve yaptıkları eserlerin altına imzalarını atarak, yani dünyada ilk defa bir ürünün üzerine isim yazıp, “Markalaşma”ya gittiklerini iddia etmekteydim.

Ancak bana aşağıda sizlerle paylaşacağım bilgileri gönderen Sevgili Ayse, bu ezberimi bozdu!… 🙂 Şaka bir yana; vermiş olduğu katkıdan dolayı, kendisine bir kez de buradan teşekkürlerimi iletiyorum.

25 Temmuz 2017 tarihinde Antalya’nın Gazipaşa İlçesinde bulunan Antiocheia Ad Cragum Antik Kenti’nde yapılan arkeoloji çalışmalarında, üzerinde “Marka” bulunan 2 bin yıllık çömlek ve mozaik bulunmuş…

Muhtemelen Roma kökenli bir marka, seramik çanak çömlek ve mozaik üretiyordu. Antiocheia Ad Cragum Antik Kenti’nde yapılan arkeoloji çalışmalarında, üzerinde “ANT” damgası bulunan eserler, “Markalaşma”nın miladın ilk yıllarından ya da öncesinde başladığını gösteriyor.

Kazıları 2005 yılından bu yana uluslararası bir ekiple sürdüren, Amerika Birleşik Devletleri Nebraska Üniversitesinden Kazı Başkanı Prof. Dr. Michael Hoff, antik kentin büyük ve zengin bir tarihi alan olduğunu vurgulayarak aşağıdaki değerlendirmeleri yapmış:
“İlk sezonlarda kentin tapınak yapısı üzerinde duruldu ve bu yapının çalışması büyük ölçüde tamamlandı. Şimdi restorasyonlarını projelendirme aşamasındayız. Onu dışında kentin meclis binası açığa çıkarıldı. Bu yıl tamamen kazılmış olacak. Oldukça büyük bir kompleks olduğu için birkaç yıldır kazısı devam ediyor ve belli ki birkaç yıl daha devam edecek. Kent oldukça büyük yaklaşık 30 hektarlık bir alana yayılan bir alandan bahsediyoruz. O yüzden şu an sahip olduğumuz imkanlarla düşünürsek, herhalde bu kentin kazıları en az 300 yıl sürecek. Ama her sene heyecan verici keşiflerini görebiliyoruz.”

Uşak Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Birol Can da aşağıdaki açıklamalarda bulunmuş: “Bu yılki kazılarda kentin marka değerinin olduğunu kanıtlayan bulgulara rastladık. Kentteki fırınlarda üretilen çömlek ve mozaik gibi ürünlerde, kente ait olduğunu gösteren “ANT” damgası yer alıyor. Bunlar bizim için çok önemli, çünkü bütün Akdeniz’de kendi seramiğini üreten kentler markalaşmayı sağlamış. Bunlardan birisi de Antiocheia ad Cragum. Bunu bu sene net bir şekilde anladık. Kazılar esnasında bulduğumuz fırınlar oldukça iyi durumda. Seramiklerin üzerindeki mühürler, üretimin burada yapıldığını doğruluyor. Belki de burası bütün Akdeniz içinde markalaşmayı sağlayabilmiş önemli üretim merkezlerinden birisi.”

Roma ve Bizans dönemlerinde yerleşim görmüş 2 bin yıllık geçmişe sahip olduğu değerlendirilen kentte, Orta Çağ kalesi, agora, sütunlu cadde, kilise, hamam, anıtsal kapı, tapınak ve nekropol alanındaki anıt mezarlar bulunuyor.

Şimdi bize düşen, bu antik kenti en kısa sürede ziyaret etmek ve bir çok tarihi konuda olduğu gibi, “Markalaşma” konusunda da dünyanın ilk çalışmalarının Anadolumuzda yapıldığını tüm dünyaya duyurmak…

İyi Pazarlar 🙂

2017/186

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir