Pazar… Pazar… 2017/187

Pazar… Pazar…

Trabzon’un Maçka ilçesinde güvenlik görevlilerine yardım ederken, PKK’lı teröristlerin açtığı ateş sonucu şehit olan 15 yaşındaki Eren Bülbül’e çok üzüldük. Bu kahraman evladımıza gerçekten içimiz yandı, mekânı Cennet olsun ve Ailesine sabırlar diliyoruz…

Olayın nasıl olduğunu ve detaylarını bilemiyoruz, ama aklımıza takılan bazı soruların cevabını merak ediyoruz:
O çocuk, teröristlerin kaldığı yeri güvenlik görevlerine gösterdikten sonra, neden hemen güvenli bir bölgeye intikal ettirilmedi?
Nasıl oluyor da, ateş hattının içinde kalmış?
Orerasyondan sorumlu kişilerin görevleri, bir yandan teröristleri etkisiz hale getirirken, bir yandan da bölgede bulunan sivil halkın güvenliğini sağlamak değil mi?

Bu hafta içinde ÖSYS sonuçları açıklandı ve üniversiteye girmeye hak kazanan çocukları gururla takip ettk. Hepsini gönülden kutluyoruz ve başarılar diliyoruz.

Ancak ÖSYM (Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi), 2017 yılı sonuçlarını ile ilgili yayınlamış olduğı sayısal bilgilere göre;
• ÖSYS’ye bu yıl 2.265.844 kişi başvurmuş,
• Tercih yapmaya hak kazanan aday sayısı 1.846.880 kişi,
• Bu adaylardan, sadece 994.766 tercih hakkını kullanmış,
• Tercih yapanlardan ise sadece 825.244 kişi üniversiteli olmuş.
• Yani ÖSYS’ye başvuranların sadece %36,42’si üniversiteye yerleşmiş.
• Lisans ve ön lisans olmak üzere 214.430 kontenjan boş kalmış.
• 2016 yılında boş kalan kontenjan sayısı 60.789, 2015 yılında ise 38.789. Yani, geçen yıla göre yaklaşık 3,5 kat daha fazla kontenjan açık kalmış.
• Devlet Üniversitelerinin lisans ve önlisans programlarındaki açık kontenjan sayısı 154.649,
• Vakıf Üniversitelerinin lisans ve önlisans programlarındaki açık kontenjan sayısı 49.225,
• KKTC Üniversitelerinin lisans ve önlisans programlarındaki açık kontenjan sayısı 9.536.

Yapılan araştırmalarda ortaya konan başlıca nedenlerin,
a. Yeni üniversitelerin kurularak kontenjanların sürekli artması,
b. Meslek liselerinden meslek yüksek okullarına (MYO) doğrudan geçişin kaldırılması,
c. Hukuk, mühendislik ve bazı bölümlere baraj puanların getirilmesi,
d. Ekonomik belirsizlik ve öğretim ücretlerinin yüksek olması nedeniyle kayıt yaptıramamak,
e. Az sayıda da olsa yurt dışı üniversitelere gidişler,
olduğu tespit edilirken, bazı öğretim üyelerinin ise;
Öğrencilerin ünversiteden beklentilerinin azaldığını, üniversiteye gitmenin bir yararı olmayacağına inandıklarını ve üniversiteye küstüklerini açıkladıkları görülmektedir.

Bu son nedenin çok çok az sayıda aday için geçerli olacağını düşünüyorum. Halen ülkemizde, her ne kadar ortalama üniversite öğrenim kalitesinin yüksek olmadığı bilinse de ve uluslar arası değerlendirmelerde bunları görsek de, çok büyük bir çoğunluğu oluşturan gençlerin mutlaka üniversiteye girmek ve bitirmek gibi hedeflerinin olduğunu varsaymak yanlış olmayacaktır.

Hangi liselerden, % kaç oranında üniversitelerine yerleşme olduğu konusuna yazımı daha fazla uzatmamak için hiç girmiyorum, zaten o konu başlı başına yazılacak ayrı bir sorun…

Gelelim ÖSYM’nin yaptığı hataya…

ÖSYM tarafından yapılan duyuruya göre;

• 08.08.2017 tarihinde açıklanan 2017-ÖSYS yerleştirme sonuçlarında, adayların yerleştirmelerinde kullanılacak puanlar belirlenirken, Tablo-6C’nin ekinde yer alan okul türlerinden mezun olan adayların alan ve dallarına göre ek puan kullanılabilecek tercihlerinde “Ek puanlı yerleştirme puanları” yerine “Ek puansız yerleştirme puanları”nın kullanıldığı tespit edilmiştir.
• Bu işlemin düzeltilmesi amacıyla yapılan güncellemede 1.110 adayın ilan edilen yerleştirmesi değişmiş,
• 1.628 aday daha önce bir programa yerleşmemişken, yerleşir duruma gelmiş,
• Ek puanı dikkate alındığı için yerleşen bu adaylar nedeniyle, daha önce bir programa yerleştiği ilan edilen 1.499 aday ise yeni durumda herhangi bir programa yerleşememiştir. (1.499 adayın yaşayacağı travmayı düşünmek bile istemiyorum.)

Aklımıza takılan sorular ise;
Üniversiteyi kazanmış adayların kayıt yaptırmamaları sadece yukarıdaki nedenlerle açıklanabilir mi?
Ekonomik nedenler ve Vakıf Üniversitelerinin ücretleri kayıt yaptırmamak için önemli bir rol oynuyorsa, Vakıf Üniversitelerinin 3 katı kadar boş kontenjan bulunan devlet Üniversitelerine kayıt yaptırmamak nasıl açıklanabilir?
Vakıf Üniversitelerinin doluluk oranları düşünce, üstüne üstlük %100’den, %25’e kadar yüzlerce öğrenciye burs vermeleri durumunda, bu üniversiteler varlıklarını sürdürebilecekler mi? Yoksa devlet bunları da üstlenecek mi?
Üniversite yerine sertifika programları veren özel eğitim şirketlerine bir kayma mı var? (Bence bu olasılık çok düşük)
Tüm eğitim sistemimizin düzgün gittiği söylenebilir mi?
Eğitim sürecini ilköğretim ve ortaöğretimden başlayarak yeniden düzenlemek gerekmez mi?

İyi Pazarlar…

2017/187

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir