Pazar… Pazar… 2017/194

Pazar… Pazar…

Daha geçen hafta TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) sınavlarının kaldırıldığını ve öğrencileri liselere yerleştirmek için haziran ayında yeni bir sınav sisteminin uygulanacağını öğrendik. Yeni liseye geçiş sınavının açık uçlu sorulardan oluşacağı açıklandı. Peki, yıllarca çoktan seçmeli sınav sistemine göre hazırlanan çocuklarımızın, yeni sistemi kavramaları ve buna göre kendilerini hazırlamaları için zaman yetecek mi?

Geçen haftaki yazımda şu soruyu sormuştum: “Peki, bu kadar kısa sürede hazırlanacak ve ülkemizin gelecek 50 yılının kaderini belirleyecek olan çocuklarımızı yetiştirmek üzere, okullara yerleştirilecek sınavların eksiksiz ve kusursuz olacağını söyleyebilir misiniz?”

Bu hafta ise 2017 – 2018 eğitim öğretim yılında Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı (YGS) ile Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS)’nin kaldırıldığı açıklandı. Şimdi bu sınavların da yerine yeni sınavlar gelecekmiş.

Bu noktaya nasıl geldik?

• 1974 yılına kadar üniversiteler kendi sınavlarını yapıyorlardı.
• 1974 yılında Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) kuruldu.
• 1974-1975 yıllarında üniversite giriş sınavları sabah ve öğlenden sonra olmak üzere 2 ayrı oturumda yapıldı.
• 1976-1980 yılları arasında aynı günde tek sınav yapıldı. Ben o sınavla üniversiteye girmiştim.
• 1981 yılında 2 basamaklı sınav sistemine geçildi, ilk basamak nisan ayında (ÖSS), ikinci basamak ise haziran ayında (ÖYS) uygulandı.
• 1987 yılında sınav, öğrencilerin girmek istedikleri bölüme göre testleri çözmeleri gerekli olacak şekilde değiştirildi.
• 1999 yılında ÖYS kaldırıldı, ÖSS adıyla tek sınava dönüştürüldü.
• 2006 yılında 2 bölümlü tek sınav sınav uygulaması yapılmaya başlandı.
• 2010 yılından itibaren ÖSS rafa kalktı ve 1999 öncesinde uygulanan iki basamaklı sınav sistemine geçildi. Böylelikle, Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) adı verilen 1. basamak sınavı ile Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) adıyla 2. basamak sınavları yapılmaya başlandı.
• 2017-2018 yılında ise yeniden sınav yapısı değişecek…

An itibarı ile, yerine nasıl bir sistem geleceği konusunda net bir bilgi yok…

Özetle, bu kadar sık değiştirilen üniversiteye giriş sınavlarının öğrencilerimiz üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi tahmin etmek zor olmasa gerek… Zaten birer yarış atı gibi sınavlara hazırlanan ve psikolojik baskı altında bulunan çocuklarımızın, sınavlara 6 ay gibi kısa bir süre kalmışken, sınav sistemini değiştirmek, maç sırasında oyunun kuralları değiştirmek değil midir?

Bir tek doğru daha yaptığında istediği bölüme yerleşecek iken, başka bir tercihe girmek zorunda kalan, hiç bilmediği ve yeteneğinin olmadığı halde bir bölüme yerleşen, bir bölüme yerleştikten sonra, ikinci ya da üçüncü yılında bölüm veya üniversite değiştiren öğrenciler, kaybettikleri moral, enerji ve zamanın yanında, belki de hiç telafisi olmayan kayıplar yaşamaktadırlar.

Bir türlü eğitim sistemimizi oturtamamış bir ülke olarak, dünya üniversiteleri ile nasıl rekabet edeceğiz? Ülkemizi bilim alanında nasıl ileriye taşıyacağız? Gelecek dönemlerin akademisyenlerini nasıl yetiştireceğiz? Aklımıza eğitim dünyamızla ilgili bunlara benzer onlarca soru takılmaktadır…

Öğrencilerimizin morallerini bozmadan, sınav sisteminin açıklanmasını beklemeden ellerinden geldiği kadar odaklanarak, sınavlara iyi hazırlanmaya devam etmelerini öneriyorum ve her birine ayrı ayrı başarılar diliyorum.

İyi Pazarlar…

2017/194

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir