Pazar… Pazar… 2017/196

Pazar… Pazar…

Yoğun bir haftanın son günü, yine spiritüel bir konuda yazmak istedim…

İş veya sosyal yaşamımızda çevremizdekilerle her geçen gün iletişim kurmakta zorlanıyoruz. Yaşanan ekonomik sıkıntılar, iş stresi, zamansızlık, motivasyon eksikliği veya buna benzer etkilerden dolayı insanlar sanki birer barut fıçısı. Dokunsanız fitili ateşleyecek ve üzerinize saldıracak gibiler. Kimsenin kimseye tahamülü kalmamış gibi. En küçük bir hatada insanlar karşısındakilere sözlü saldırılarda bulunuyorlar. Güler yüzü, nezaketi ve saygıyı unutmuş gibiyiz. Birazcık kibarlık gördüğümüzde, ne kadar mutlu oluruz, değil mi? Oysa bir toplumda yaşıyoruz, yalnız değiliz. Hayatı hem kendimiz için, hem de birlikte yaşadığımız insanlara zorlaştırdığımızın farkında değiliz…

Oysa insanlarla sağlıklı iletişim kurduğumuzda, hayat kalitemiz de artar. İnsanlar zaten bir tatlı sözcüğe veya güler yüze, size karşılık vermeye hazır değiller mi? Ama işte önemli olan, o ilk adımı atmak. Neden bunu biz başlatmayalım ki? İnsanlarda “Karşılık verme ilkesi” vardır, yani ne yaparsanız, size aynı şekilde karşılık verirler.

İletişim kalitesini arttırmak için, önce olumsuz düşünce ve duyguları bir yana bırakıp, bilinçle hareket etmek gerekir. Atacağımız doğru adımlar, bizi olumlu düşünce ve duygulara taşıyacaktır.

İletişimin üç boyutunu değerlendirmek gerekirse, insanların aşamalarla iletişimde geliştiklerini söyleyebiliriz.

İlk boyut olan, “Ben” bakış açısı, en ilkel iletişim tarzıdır. “Bencillik” dediğimiz bu iletişim boyutu, kişilerin egolarına yenilmesi anlamına gelmektedr. Karşısındaki insanları daha az anlar, empati yapamazlar, algının en düşük olduğu ve mantıklı bakış açısının olmadığı bir boyuttur. Bencil insanların sürekli dış dünyadan beklentileri vardır. Böyle insanlar olumsuz düşüncelere ve duygulara kapılırlar ve bu durum onların olumsuz, yıkıcı veya ayrıştırıcı davranışlar yapmalarına neden olur. Genellikle çok küçük yaşlarda hepimizin yaşadığı duygulardır, ancak zamanla olgunlaşır, bu duygular yerini başka bir iletişim boyutuna bırakır. Yine de yaş olarak ilerlediği halde, bu düşüncelerinden kurtulamamış, ya da zaman zaman etkisi altında kalan yetişkinler de görmekteyiz. Bu insanların sürekli mutluluğu yakalamaları çok zordur.

İletişimde kendini biraz daha geliştiren, hayata bir üst pencereden bakabilme yetisine ulaşan insanlar, karşısındakilerin isteklerini anlayabilme becerisine, empati yapabilme ve insanlara değer vererek, “Sen” bakış açısına ulaşırlar. Bu insanların duyguları pasifleşir, düşünceler daha aktif hale gelir. Düşünceleri dikkate alan bu insanlarda başarı, mutluluk ve yaşamdan haz almak sürekli hale gelebilir. Ancak bu düşüncenin aşırı olması “Sencillik” kavramı olarak karşımıza çıkar ki, bu düşünce ve davranışlarla hareket eden insanların, kendilerini önemsemeyip, hatta bir anlamda karşısındaki insanlar için yaşayan ve onların isteklerini yerine getirmek için kendilerini feda eden insanlardır. Çevrenize şöyle bir bakın, hatta ailenize bir bakın, böyle insanların çok çok yakınınızda olduğunu fark edeceksiniz. Bu insanlar sizin mutluluğunuzla, mutlu olan insanlardır.

İnsanların iletişimde olgunlaşması, tüm olaylara ve insanlara dışarıdan bakabilme boyutunu sağlamaktadır. Bu boyut, kişilerin bilincinin en aktif olduğu, tamamen objektif olunan, “O” bakış açısıdır. Bu boyuta ulaşan insanların egoları kontrol altındadır, duyguları minimum seviyededir. İnsanlar ve olaylardaki, iz ve işaretleri görebilme, analiz etme yetisine sahiptirler. İletişimde ustalaşmış, minimum iletişim ile, karşısındaki insanlarda davranış değişikliği oluşturabilirler.

İnsanların iletişim boyutlarının gelişmesi, kuşkusuz yaşla orantılıdır. Hepinizin bildiği gibi, yıllar ve yaşanan olaylar insanları olgunlaştırır ve “O” dediğimiz en kaliteli iletişim boyutuna taşır.

Ancak çok genç yaşta, yaşamın inişli çıkışlı yolunda yaşadıkları zorluklar nedeniyle, yaşından çok önce duygusal yönden ve düşünce açısından olgunlaşmış insanları görebildiğimiz gibi; ileri yaşına rağmen hâlâ bencillikten kurtulamamış, tüm olayları subjektif değerlendiren veya çevresindeki insanlardan kendileri için çok fazla beklentileri olan insanları da görebiliyoruz.

İyi Pazarlar 🙂

2017/196

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir