Pazar… Pazar… 2018/257

Pazar… Pazar…

ERTELEME HASTALIĞI

Gerek iş hayatımızda, gerekse özel yaşamımızda, çağımızda çok yaygın olan erteleme hastalığına yakalanmayanımız sanıyorum çok azdır.

Sabah uyandığımızda saatin alarmını 5-10 dakika sonrasına tekrar kurmakta, hatta bazılarımız birkaç farklı saati birden kurmakta ve yataktan kalkmayı bir süre ertelemiyor muyuz?

Yapmamız gereken işleri, “Sonra bir ara yaparım…” diyerek ertelediğimiz ve sonrasında unuttuğumuz olmuyor mu? Bazen de bir işi erteledikten sonra, son dakikada hızlıca yapmaya çalıştığımız ve bu nedenle eksik, hatalı veya özensiz yaptığımız olmuyor mu?

İş dünyasında, zamanında yapılması gereken bir iş için, ön hazırlıklar için zaman ayıramadığımız ve kısa bir zaman aralığında yapmak zorunda kaldığımız için, başarısız olduğumuz veya iş kaybettiğimiz olmuyor mu?

Özel hayatımızda da başka bir gerçek var, iş hayatına ağırlık vererek, yaşamdan keyif alacacağımız sinemaya veya tiyatroya gitmek, küçük tatil kaçamakları yapmak gibi bazı etkinlikleri ve aile büyüklerini ziyaret etmek, çocuklarla zaman geçirmek gibi aile için önemli olan bazı görevlerimizi ertelediğimiz olmuyor mu?

Hatta çocuklarımızın ödevlerini “Sonra yapacağım…” diyerek erteledikleri ve zaman kalmayınca da ödevlerini yapmadan okula gittikleri olmuyor mu?

Tüm bunlar mutsuz veya stresli olmamıza neden olmuyor mu? Her seferinde “Bir dahaki sefere daha dikkatli olacağım, zamanı daha iyi değerlendireceğim” dediğiniz olmuyor mu?

“Erteleme hastalığı” eskiden neden bu kadar yaygın değildi de, çağımızda neden bu kadar etkin? Çünkü günümüzde her yaştan insanın kafasını karıştıracak, dalgınlığına yol açacak o kadar çok konu, iş, stres unsuru, teknolojik ürünler…vs. var ki, bir işe başlayıp, kendimizi başka bir konunun içine dalmış olarak bulabiliyoruz.

“Procrastination” olarak isimlendirilen erteleme hastalığı, gerçekten de insanı mutsuz eden ve başarısız olmasında ana etkenlerden biridir.

Oysa, tek bir hayatımız var ve ne yazık ki, mutlu olacağımız bazı şeyleri erteleyerek, sonra yapacak kadar uzun olmayabiliyor. Anı veya anda yaşamak en doğrusudur. Birçok kitapta, seminerde veya eğitimde söz edilen “Farkındalığın” (Mindfulness) ve mutluluğun kaynağı da budur, çünkü geçmişi düşünerek yaşamak pişmanlığa ve üzüntüye yol açar; geleceği düşünerek yaşamak endişe ve korkuya neden olur; en doğrusu bugünü yaşamak ve tek gerçek olanın “Bu an” olduğunu kabul etmektir. Tabii, bu geleceği hiç düşünmeden yaşamak veya gelecekle ilgili plan yapmamak anlamına gelmemektedir.

Bu nedenle herşeyi tam zamanında yapmak son derece önemlidir. O halde önemli olanları ertelemeden yapmak gerekmektedir.
Peki, nasıl?

• İlk yapılacak iş, sizin için önemli olanları belirlemenizdir. Yapılacak işleri veya ilgileneceğiniz konuların listesini kafanızda yapmak yerine yazılı olarak bir kâğıda rasgele alt alta yazınız. Daha sonra çok önemli ve acil olanları işaretleyiniz.
• Acil olan ve çok önemli işleri hemen yapmak üzere hemen kolları sıvayınız… (Örneğin, patronunuz, müdürünüz, hocanız, anneniz, eşiniz veya değerli bir büyüğünüzün bir isteği olabilir…)
• Acil olmayan, ama önemli bir iş varsa, bunu da hemen ardından yapmak üzere, zaman planınıza kaydediniz. Ne zaman yapacağınızı biliniz ve zaman planınıza uyunuz. (Örneğin henüz zamanı olan bir verginin yatırılması veya pasaportun süresinin uzatılması…)
• Acil olan ama önemsiz bir iş varsa, bunu başkasına yönlendirebilirsiniz. (Örneğin, gideceğiniz bir düğün için elbisenin kuru temizlemeye gönderilmesi. Her işi yapmaya kalkarsanız, hiçbir iş yetişmez. Birine bir iş verirken, borçlanacağınızı da unutmayınız. İşi sonuna kadar da takip ediniz, mutlaka içten teşekkür ediniz.)
• Acil olmayan ve önemsiz işler varsa, bunlarla zaman kaybetmeyiniz. Zamanınız olduğunda yaparsınız. (Örneğin, eski giysilerinizi ayırmak, tamire gidecek ayakkabıları götürmek…vs.)

Hayat bir maratondur; 100 metre yarışan atletler gibi koşarak maratonu tamamlayamazsınız. Çok yorulur, hatta maratonu yarım bırakmak zorunda kalabilirsiniz… O nedenle maratoncuların koştuğu gibi, hayat maratonunda da nefesinizi, temponuzu çok iyi ayarlamalısınız.

Haftaya hayat maratonu ve sonrasında kariyer basamakları ile devam edeceğim…

Not: Eklediğim görsel, Salvador Dali’nin 1954 yılında yaptığı “Melting Watch” isimli tablosudur.

İyi Pazarlar…

2018/257

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir