HAYAT MARATONU
Geçen haftaki yazımın son paragrafında “Hayat bir maratondur; 100 metre yarışan atletler gibi koşarak maratonu tamamlayamazsınız. Çok yorulur, hatta maratonu yarım bırakmak zorunda kalabilirsiniz… O nedenle maratoncuların koştuğu gibi, hayat maratonunda da nefesinizi, temponuzu çok iyi ayarlamalısınız.” cümlelerini yazarak, hayatınızı daha dengeli, planlı, belirli bir hedefe odaklanmış, ama her anını da huzur ve keyifle yaşamanız gerektiğini anlatmaya çalışmıştım.
Ülkemizde, bu coğrafyada, hatta dünyada yaşanan ekonomik ve politik krizlerin hayatımızı olumsuz etkilediğini, moralimizi bozduğunu, bazı zamanlarda ümitlerimizin suya düştüğünü kabul ediyoruz. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen, hayat tüm hızıyla ve her geçen gün farklı gelişmelerle devam etmektedir. Yaşam, kendi yaşamımızdır ve bunu güzel ve huzurlu yaşamak da aslında kendi elimizdedir.
Kader bir yandan ağlarını örerken, acaba bizler, birey olarak hayata birazcık nasıl daha olumlu bakabilir ve yaşamımızı nasıl daha huzurlu ve keyifli hale getirebiliriz?
Geçen hafta başladığım bu mini yazı dizisinde, adım adım hayat maratonunda başarılı ve mutlu olmanın yollarını birlikte arayacağız. Yorum bölümünde mutlaka katkılarınızı bekliyorum, çünkü hepimiz birbirimizden birşeyler öğreniyoruz.
Her şeyden önce “hayal” kurunuz. Hayatta en çok olmasını arzu ettiğiniz şeyler nelerdir? Kendiniz ve en yakınlarınız için nelerin gerçekleşmesini dilersiniz? Bazı sohbetlerde insanların, bu sorulara tutarlı cevaplar veremediklerini ve artık hayal bile kurmadıklarına şahit oldum. Oysa, herşey bir şeyi hayal etmekle başlar ve o hayali gerçekleştirmek üzere, plan yapmak ve gayret etmekle devam eder. Hayali olmayanın, kendine hedefler koyması da zordur.
Hayalleri kurarken, insan kendi becerileri ve yetkinlikleri çok da aşan hayaller kurulmamalıdır. Ancak bu hayalleri gerçekleştirmek için gereken bazı unsurlar varsa, bunları elde etmek için plan yapılmalıdır. Örneğin, hayatını başka bir ülkede geçirmek veya öğrenimini yurt dışında yapmak isteyen biri için, hayal ettiği ülkeye gitmeden önce, o ülkenin dilini ve kültürünü mükemmel derece öğrenmesi gerekir. Günümüzde bunu sağlayacak bir çok olanak bulunmaktadır.
Hayali olmayanların yeni keşifler peşinde olması da zordur. Oysa, yeni keşifler hayata daha fazla tutunmamızı, farklı deneyimler yaşamamızı, keyif almamızı ve geleceğe umutla bakmamızı sağlar ve her keşif, daha sonra keşfedileceklerin habercisidir. Bu keşifler farklı bir şehre gitmek, yeni lezzetler tatmak, tarihi ve turistik yerleri gezmek, müzeleri incelemek, yeni müzikler dinlemek, bir müzik enstrümanı çalmaya başlamak, farklı bir konuda kitap okumak, daha önce yapılmamış sporları yapmak, ilginizi çeken bir konuda araştırma yapmak, koleksiyoner olmak, sosyal sorumluluk projelerine destek vermek, yıllar sonra bile olsa bir konuda akademik eğitim almak veya kariyer yapmak… gibi yüzlerce konu olabilir.
Hayali olmayan toplumlardan tasarımcı, modacı hatta sporcunun çıkması bile zordur. Son elli yılda hayallerden uzaklaşarak, sadece üretime odaklanan Çin’de, yeni tasarım ve inovasyonların sayıca az olmasından dolayı, üniversitelerin bazı teknik bölümlerine hayalleri ve yaratıcılığı tetiklemek amacı ile “Sanat Tarihi” ve “Felsefe” dersleri öğrenim programlarına eklenmiştir.
Ne yazık ki, ülkemizde de hep hayal kurmamız engellenmiştir. Çocukluğumuzda birazcık hayallerimizden söz edecek olsak, “Birak bu hayalleri de, önündeki dersleri yap…” denmiştir.
Oysa hayal kadar insanı teşvik eden ve harekete geçiren çok az şey vardır.
O halde, şimdi kahvenizden veya çayınızdan bir yudum daha alarak, geriye yaslanınız, başınızı arkaya atınız, ellerinizi başınızın arkasında birleştiriniz ve gözlerinizi kapatınız. Sevdiğiniz bir müzik de varsa, mükemmel olur… Ve hayal kurmaya başlayınız…
İleride nerede olmak istiyorsunuz? Neler yapmak istiyorsunuz? Hangi işi yapmak istiyorsunuz? Çevrenizde nasıl insanlar olsun istiyorsunuz? Nerede ve kimlerle zaman geçirmek hoşunuza gider? İleride insanların sizi nasıl tanımasını arzu edersiniz? Yıllar sonra “İyi ki yaptım” diyebileceğiniz neler var? Bunun gibi hayalleri önce kurunuz, sonra bunları kaleme alınız. Hayalleri yazmak çok önemlidir, çünkü daha sonra bunları birer hedefe dönüştürmek, ardından da zaman planını yapmak gerekmektedir. Kuşkusuz, ilerde olmak istediğiniz yere hayal etmekle değil, önce önünüzdeki işi tam ve kusursuz olarak yapmak, sonra plan yapmak ve harekete geçmekle ulaşabilirsiniz. Bana göre, bu süreci doğru yaptığınızda, şans da size yardım edecektir. Şans, gayret edenin yanındadır. Eğer, bir futbol maçında oynuyor ve gol atmak istiyorsanız, ceza sahasının içinde olmanız gerekmektedir. Doğru pas gelmese bile, karambolden gol atmak veya kaleye şut çeken diğer bir oyuncunun topu, size çarpıp yön değiştirerek, kaleye girebilir.
Yazdığınız hayali veya hayalleri, küçük kâğıtlara aktarıp, evde buzdolabının üzerine, aynaya veya bilgisayarınızın köşesine yapıştırınız. Bu kendinize verdiğiniz bir söz olacaktır. Ardından yakın dostlarınıza paylaşınız, böylelikle onlar da size zaman zaman hedefinizi veya hayalinizi hatırlatarak, sizi hedefe ulaşmak adına sizi daha çok gayret etmeye teşvik edecektir.
Haftaya pazara bu konu ile devam edeceğim…
Not: Eklediğim tablo Pablo Picasso’nun 1932 yılında yaptığı “Le Rêve” (The Dream / Rüya) isimli eseridir.
İyi Pazarlar…
2018/258