Pazar…Pazar…
ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ
Geçtiğimiz hafta içinde Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçları geldi. Bu sınava yaklaşık 2 yıl boyunca hazırlanan ve sınava odaklanan bir çok öğrenci beklediği puanlara ulaşırken, bazı öğrenciler ise, gerek heyecanlanmaları veya şanssızlık, gerekse bazı olanaksızlıklar nedeniyle beklediklerinin altında puanlar aldılar.
Şimdi tercih zamanı…
Kuşkusuz iyi bir üniversiteye ve iyi bir bölüme gitmenin, insan hayatına katacağı çok olumlu yönleri vardır. Ancak, yıllarca iş hayatının bir çok kademesinde görev yapmış, aynı zamanda bir öğretim görevlisi ve yaklaşık olarak son 10 yılda özel sektöre çeşitli eğitimler veren bir eğitmen olarak şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki, çok iyi üniversitelerden veya bölümlerden mezun olmakla, iş ve özel hayatta başarılı olmak arasında direkt bir korelasyon yoktur.
Yani çok iyi öğrenim görmenin, hayatta çok başarılı olmanın garantisi değildir. Gerek yurt içi, gerekse yurt dışı çok iyi üniversitelerden mezun olmuş, yüzlerce insanın hayatta önemli bir başarılarının olmadığını, hatta mutsuz olduklarını; buna karşın, daha vasat okullardan mezun olmuş veya hiç öğrenim görmemiş insanların çok başarılı girişimciler olduklarını veya sonradan kendilerini çok iyi yetiştirdiklerini gördüm.
Hangi üniversiteye giderseniz gidin, kendinizi bundan sonraki hayata çok iyi hazırlamanız gerekmektedir.
Önceki yazılarımda değinmiş olmama rağmen, burada ünivetsite hayatı boyunca yapılması gerekenleri yazmakta fayda görmekteyim.
Üniversitedeki sosyal faaliyetlere, kulüplere katılmak ve etkin görevler almak gelmektedir. Bence üniversite yaşamı bir gencin, hayattaki en güzel dönemidir, çünkü gerçek hayata atılmadan önceki son düzlüktür.
Sonrası malum, hayatın inişli ve çıkışlı yolları, bu yolları aşarken yakalanacağınız fırtına veya arkanıza alacağınız rüzgârlar sizi beklemektedir. Bu nedenle bu dönemi sadece üniversitedeki dersler ve projelerle değil, eksiklerinizi tamamlayacak bir süre olarak da düşünmenizi öneririm. İş hayatında sizlerden beklenen çok daha farklı özellikler ve yetkinlikler olacaktır. Bunların başında kuşkusuz akıcı bir yabancı dil (Tercihan İngilizce) gelmektedir.
Kuşkusuz yabancı dil tek istenen şey değildir. Türkçe’mizi de çok düzgün konuşmak ve yazmak gerekmektedir. Yabancı dil ve iyi Türkçe’nin yanında farklı yetkinlikler de aranmaktadır.
Üniversite öğrenimi süresince mutlaka (zorunlu stajın dışında) özel bir şirkette staj yapmanız, yarı zamanlı bir iş yerinde çalışmanız çok faydalı olacaktır. Yine bu dönemde çeşitli kültürel faaliyetlere katılarak, genel kültürünüzü ve çevrenizi genişletmeniz çok önemlidir.
Bu yıl bir yüksek öğrenimi kazanamayan gençlere ise önerim, yeniden sınavlara hazırlanmaktır. Asla yüksek öğrenimden vazgeçilmemelidir. Hangi şartlarda olursa olsun, örgün öğretim olmasa bile, günümüzde 2. öğretim, uzaktan öğretim, açık öğretim gibi olanaklar vardır. Ancak bu süreyi sadece üniversiteye hazırlanmakla geçirmemelerini, başta bilgisayar programlarının etkin kullanımını öğrenmelerini ve aynı zamanda iş hayatına fayda sağlayacak (Ön muhasebe, satış, ihracat gibi…) sertifika programları ile donanımlarını arttırmalarını öneririm.
Meslek liselerinden mezun olan gençlere de, mesleklerini geliştirecek, uzmanlık sağlayacak konuları derinlemesine araştırmalarını, fuar ve ilgili konferanslara katılmalarını, internetten derinlemesine araştırma yapmalarını, kitap ve yayın okumalarını ve mutlaka deneyimli bir kişinin yanında ya da bir işletmede kısa süre de olsa staj yapmalarını tavsiye ederim. Staj iş hayatı için ilk adımdır; staj aslında çıraklıktır. Çırak olmadan da usta olmak mümkün değildir.
Geleceğimizi emanet ettiğimiz gençlere tüm kalbimle başarılar ve bol şanslar diliyorum…
İyi Pazarlar…
2019/288