Pazar…Pazar… 2020/317

Pazar…Pazar…

LÜTFEN SAYGI

Bir toplumu bir arada tutan, geliştiren, kalkındıran, aydınlandıran, geleceğe güvenle bakılmasını sağlayan yazılı olan ve olmayan “Toplum Kuralları”dır. Bu kuralların bir kısmı kanun veya kurallarla belirlenmişken, bir kısmı da gelenek ve göreneklere dayanmaktadır.

Eğer bir toplumda “Toplum Kuralları” yoksa veya uygulanmıyorsa, o toplululuğun birliğinden, beraberliğinden söz etmek mümkün değildir. Orada sesi çok çıkanın, güce sahip olanların veya insanları korkutanların sözü geçer ve toplum yavaş yavaş dağılmaya başlar. Toplum içinde sevgi yok olur, insanlar birbirine tahammül edemez, her an kavga ve gürültü olur, huzur kalmaz… Buna benzer bir çok olumsuzluk, o toplumu giderek çürütür; anarşi hüküm sürer, insanlar içine kapanır, ümitsizlik ve karamsarlık insanlar arasında yayılır. Sonunda o toplum yok olur ve ancak bir insan sürüsüne dönüşür…

“Toplum Kuralları”na, toplumda yaşayan her bireyin uyması ve benimsemesi zorunludur. Bu kurallar, vergi kanunlarından tutun, trafik kurallarına, görgü ve nezaket kurallarından, komşuluk haklarına kadar yüzlerce konuyu kapsamaktadır. Üstelik toplumun ve kuşakların değişmesi ile birlikte bu kuralların da değişmesi gerektiği hepimizce bilinmekte ve kabul eilmektedir.

“Toplum Kuralları”nın önemli unsurlarından biri “Saygı”dır. Saygı yoksa, kimse kurallara uymaz ve ortada toplumu toplum yapan hiçbir değer kalmaz. Bence, insanların birbirlerine saygı göstermesi, bir çok sorunu azaltacak ve insanlar bir arada daha kolayca yaşayacaklardır.

Çok klişe olmuş, ama yine de bu durumu çok iyi anlatan bir sözü aktarmak isterim: “Sevmek zorunda değiliz, ama saygı göstermek zorundayız”. İnanın, saygı olursa herşey daha kolay olur. Fikirlerine inanamadığımız birini bile, saygı çerçevesinde dinlemek, insana kaybettirmez, kazandırır. Saygı yoksa, hiçbir şeyin değeri de yoktur. Saygı görmek için de önce saygıyı göstermek gerekmektedir. Saygı göstermek, saygı görmektir, ama bu israrla yapılmalıdır.

Çocuklarımıza daha doğdukların andan itibaren, büyümelerine kadar, evde “Saygı” unsurunu aşılamalıyız. Saygının ne olduğu, nasıl olması gerektiği okullarda öğretilmeye devam etmelidir.

Avrupa’da “Bir toplumu kalkındırmak istiyorsanız, dedesini eğiteceksiniz” diye bir söz vardır. Yani insanların birbirlerine saygılı olduğu bir toplum olmak istiyorsak, hemen biz başlamalıyız, ancak torunlarımız bunu benimseyecek ve uygulamaya devam edeceklerdir.

Burada bir parantez açmak istiyorum; ülkemizdeki en önemli mecralarından biri TV olduğuna göre, TV kanallarındaki açık oturumlara çıkan insanların -ki bunların büyük bir çoğunluğu eğitimli insanlar- önce birbirlerine karşı saygılı davranmalıdırlar, çünkü insanlara örnek olmaktadırlar. Hani imam ve cemaat meselesi gibi, onlar ne yaparlarsa, yeni nesiller de bunu görüp uygulamaya devam edeceklerdir.

Ardından en etkili iletişim kanallarından biri de sosyal medyadır. Burada da insanlar, toplumu ilgilendiren olaylar karşısında saygılı davranmalıdırlar. Günümüzde ne yazık ki deprem, çığ, sınır ötesi harekâtlarda kaybettiğimiz şehitlerimiz gibi yaşadığımız acı olaylar var, böyle durumlarda da paylaşımlarımızda veya sözlerimizde saygılı ve ölçülü davranmak zorundayız.

Milletimizi ilgilendiren milli ve dini bayramlarda da saygılı olmalıyız. Hiç kimse, toplumu ilgilendiren bir olayı yok saymamalı ve küçümsemelidir; saygı göstermelidir. Bu sözler ve davranışlar, hele yönetici pozisyonlarında bulunan insanlardan gelince, toplumda ayrışmalar ve çatışmalar olur.

Aileden başlayarak, komşularımıza, trafikteki araçlara ve yayalara, toplu taşımadaki diğer insanlara, bir kuyrukta beklerden önce gelenlere, yaşlılara, engelli insanlara, çocuklu ailelere, hamile kadınlara, yoksullara saygı göstermeliyiz.

Şirket içinde her kademede çalışanlara, müdürden stajyere, ustadan çırağa, şoförden çay servisi yapan görevlilere kadar herkese saygı göstermek zorundayız. (Küçük bir dip not: Lütfen veya rica ederim demek inanın zor değil…)

Sadece insanlara değil, çevreye, doğaya ve hayvanlara da saygı göstermek zorundayız.

Demokrasi, “Toplumun çoğunluğunun dediğini olduğu olduğu” bir yönetim şekli değildir, toplumda bir tek farklı bir kişi bile olsa, onun da haklarını gözetmek ve saygı göstermektir.

Kendine saygı duyan bir insan, saygısızlık görmemek için, saygı göstermekle işe başlar…

Son yıllarda çevremde ve toplumda üzülerek o kadar çok saygısızlıklara ve seviyesizliğe şahit oldum ki, bu yazıyı kaleme almadan edemedim.

Lütfen saygı, saygı ve saygı… İnanın gerisi daha kolay gelecek…

İyi Pazarlar…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir