Pazar…Pazar… 2020/342

Pazar…Pazar…

İNTERNETTE BİLİNÇLİ OLMAK

Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Bilinç” insanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneği, şuur olarak tanımlanmıştır. Yine aynı sözlükte mecazi anlamda temel bilgi ve temel görüş olarak ifade edilirken, ruh bilimi anlamında ise algı ve bilgilerin zihinde duru ve aydınlık olarak izlenme süreci olarak açıklanmıştır.

Bilincin ve beyin yapısının biyolojik tanımlarını bu konudaki uzman kişilere bırakarak, bu yazıda bilinçli olmak ile olmamak arasındaki farkı ve çağımızın en etkin iletişim kanalı olan internette bilinçli olmayı ele alacağım.

Günümüzde teknolojinin, internetin, haberleşme araçlarının gelişmiş ve çeşitli mecralara kolayca erişilebilir olması, kişiler ve kurumlar arası iletişimi inanılmaz derece geliştirmiş, hızlandırmış ve çok boyutlu olmasını sağlamıştır. Ayrıca arzu edilen kurumlara, işletmelere veya kişilere ulaşmak, mesaj göndermek ve iletişim kurmak mümkündür.

Web sitelerinin yanı sıra, bloglar, sosyal medya ve diğer mecralarda sürekli bilgi, çeşitli fikirler, yorumlar, eleştiriler, fotoğraflar veya benzer paylaşımlar yapılmaktadır.

Devlet başkanları veya kurumlar bile politik, aktüel, sağlık veya benzer konularda sosyal medyada kendi hesapları üzerinden açıklamalar yapmaktadırlar. Oysa bundan daha 3-5 yıl öncesinde, devletlerin sosyal medya üzerinden açıklama veya duyurular yapması söz konusu bile değildi. Yani internetin yadsınamaz bir gücü vardır.

Ancak internette her şey gerçek değildir ve bazen de çarpıtılmış veya kötü niyetli kişiler tarafından gerçek olmayan haberler veya görüntüler yayınlanmaktadır. Propaganda yapmak veya algı yönetimi için yapılan bu paylaşımların topluma ve insanlara ne kadar zarar verdiğini tahmin etmek zor olmasa gerek.

Peki internette bilinçsiz davranmak nedir?

İnternette bilinçsiz davranan bir insan, her duyduğuna ve gördüğüne inanır, araştırma yapmaz, haberin veya fotoğrafın kaynağına inmez, sonuçlara nasıl varıldığını açıklayamaz, sağduyu ile hareket ettiğini ifade eder, dikkatini olgular arasındaki ilişkilere yöneltemez, ilişki kurmaz, paylaşımları yaymanın oluşturacağı sonuçları değerlendiremez, kötü niyetli kişilerin hedeflerine hizmet ettiğini fark etmez veya hiç kimseye faydası olmayacak konularla insanları meşgul ettiğini ve kendi prestijinin azaldığını düşünemez.

Eğlence amaçlı paylaşılan fıkra, fotoğraf veya sözleri kastetmiyorum, çünkü insanların gülmeye de ihtiyaçları vardır. Hatta güzel müzik ve manzara gibi paylaşımlar da insanların tüm olumsuzlukların yaşandığı günümüz koşullarında, bir nebze olsun hoş zaman geçirmelerini sağlayabilir.

Kişisel bloglarda, insanların sosyal medyada kendi sayfalarında mutluluklarını, duygu ve düşüncelerini yazmaları, üzüntülerini paylaşmaları son derece doğaldır. Zaten sosyal medyanın birincil amacı da insanların kendileri ile ilgili paylaşımlarını sağlamaktır.

Bu arada interneti reklam, duyuru, bilgi vermek amacı ile kullanan şirketlerin bu yaklaşımı son derece akılcıdır, çünkü internet, geleneksel tüm mecralara (TV, radyo, gazete ve dergi ilanı, billboard vs.) karşın çok daha efektif, pratik, ölçülebilir ve etkilidir.

Ancak bilinçsizce yapılan internet paylaşımları insanlara zarar verebilir.

Örneğin, bir video paylaşım sitesinde bıçakla soda şişesinin kapağını açma görüntülerinin yayılması, küçük bir çocuğun bundan etkilenerek aynısını denemesine ve sonuçta kaza sonucu bir gözünün merceğine yitirmesine neden olmuştur.

Üzerinde oynanmış fotoğraflarla yapılan paylaşımları hiç araştırmadan yaymak, kaynağı belli olmayan ve doğrulanmamış sözleri veya tanınmış kişilerin gerçek olmayan yorumlarını paylaşmak, günümüzden çok önce talep edilen ve artık geçerli olmayan yardım taleplerini araştırmadan gruplara iletmek gibi internette yapılan faaliyetler çok yanlıştır.

Yine bir örnek vermek gerekirse; bir arkadaşımdan cep telefonuma gelen bir mesajda, bir hastanede tedavi gören bir çocuk için yardım talep iletilmişti. Mesajda verilen telefon numarasını aradım, telefonuma çıkan kişi, bana bu haberin gerçek olmadığını söylemişti.

Tabii bu arada dolandırıcılık amaçlı yapılan telefon aramaları, gönderilen mesaj ve e-postalardan söz etmiyorum bile, bu kadar haber çıkmasına ve güvenlik birimlerinin defalarca yapmış oldukları uyarılara rağmen, bilinçli insanların bile bu tuzaklara nasıl düştüğünü anlamakta zorluk çekiyorum. Bir kaç defa ben de böylesi aramalara maruz kaldım, kendilerine inanmadığımı söylediğimde, telefonu hemen kapattılar.

Şimdi gelelim internette bilinçli insan olmak için neler yapılması gerektiğine;

  • Şüpheci olmak,
  • Her duyulana ve görülene inanmamak,
  • Haberlerin yanlış olabileceğini göz önünde bulundurmak,
  • Araştırma yapmak ve bulgulara nasıl ulaşıldığını açıklamak,
  • Farklı kaynaklardan paylaşımları doğrulamak,
  • Gelen bilgi ve yazıların kaynağını paylaşımı gönderene sormak,
  • İnternette elde edilen bir bilgiyi veya yazıyı paylaşırken kaynak ve link vermek,
  • Bir başkasının fikrinden ya da yazısından alıntı yapılacak ise, yazarın ismini belirtmek,
  • Eğer alıntı yapılacak yazıda veya kitapta “İzinsiz alıntı yapılamaz” uyarısı varsa, bu uyarıyı dikkate almak ve yazardan izin almak gerekmektedir.

Bunlara ek olarak, insanların kendi gruplarında tatsız tartışmalara yol açmamak için, insanlar arasında din, mezhep, dil, cinsiyet, kültür, kültür ayırımı yapmamak, direkt olarak insanlara veya toplumun belirli kesimlerine hakaret etmemek ve küçük düşürücü sözler sarfetmemek de tercih edilebilir.

Kuşkusuz herkesin bazı konularda fikirleri vardır. Kişisel tercihim, tartışmaları sosyal medya üzerinden yapmaktansa, karşılıklı görüşmelerde yapmaktır. O zaman fikirlerin daha doğru ifade edilebileceğini düşünmekteyim.

İyi Pazarlar…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir