BEN VEJETERYANIM
Guangzhou dışındaki bir sanayi bölgesindeki fabrika ziyaretimde öğlen olunca, beni yemeğe davet ettiler. Gerçekten çok nazik ve ilgililerdi. Çin kültürü, yabancıya karşı son derece nazik davranmayı gerektirmektedir.
Eskiden beri Çin mutfağını severdim ama bu kaldığım süre içinde, yediğim yemeklerin, benim Türkiye’de veya yurtdışında yediğim Çin yemekleriyle hiçbir ilgisi yoktu. Batı dünyasında açılan Çin restoranlarındaki yemeklerin, bulunduğu ülkenin ağız tadına göre biraz farklılaştırılmış olduğunu düşünüyorum.
Toplantı yaptığımız ekiple dört kişi olarak fabrikadan arabayla çıktık ve beni oranın tipik bir Çin “Esnaf” lokantasına götürdüler. Gittiğimiz yer oldukça salaş bir yerdi, belli ki çevredeki fabrika ve işyerlerinden buraya geliyorlardı.
Lokantaya girer girmez burnuma çarpan koku, bana ağır geldi ama ayıp olmasın diye hiç bozuntuya vermedim. Yuvarlak bir masaya oturduk. Aralarında tek İngilizce bilen kişi olan ihracat müdürü kız yanıma oturdu, bana yemekleri tercüme etmeye çalıştı, ama zorlanınca, beni mutfağa götürüp, yemekleri göstermeyi tercih etti.
Mutfağa girdiğimde, gördüğüm manzara dehşetti; yerde yeni kesilmiş etler, ocakta pişen birtakım yemekler, tüm mutfağı kaplayan duman ve etrafa yayılan değişik etlerin kokusu midemin kaldırabileceği bir durum değildi.
Kendimi mutfaktan zor dışarı attım ve kıza dönüp “Ben et yemeyeceğim” dedim. Ama ısrar etmeye başladı, “Çok güzeldir, deneyin” filan diyordu, ama benim onu dinleyecek halim bile kalmamıştı, masaya kendimi zor attım ve kıza dönüp “Ben vejeteryanım” dedim ve böylece ısrardan kurtuldum.
Gelen yemeklerden biraz pilav, biraz sebze ve çokça bambu yedim. Yemek bitince lokantadan çıktık, tekrar fabrikaya döndük; bir süre daha görüştükten sonra, beni otele götürmek üzere bir araba ve şoför ayarladılar.
Altı ay sonra tekrar Çin’e gittiğimde bu fabrikayı yine ziyaret ettim ve beni aynı ekip akşam yemeğine davet etti. Bu kez çok temiz ve güzel bir restorana gittik.
Menüden kendime güzel bir dana eti seçtim, bunun üzerine ihracat müdürü kız bana dönüp “Hani vejeteryandınız?” diye sorunca, geçen seyahatimde, o esnaf lokantasında gördüğüm etleri yememek için “Ben vejeteryanım” dediğimi hatırladım.
Çok kötü tongaya basmıştım, birkaç saniye durduktan sonra kıza doğru hafifçe eğilerek, büyük bir sır veriyormuş gibi “Sadece öğlenleri vejeteryanım, akşamları serbest” dedim. Kız da hayret dolu bir ifadeyle “Ooo… Anlıyorum” dedi. Herhalde benim bir tür diyet yaptığımı filan düşünmüştür.
Devamı haftaya salı günü…
15 Eylül 2020