Pazar…Pazar…
YENİLENME ZAMANI
Dünyada yaklaşık bir yıldır, ülkemizde ise on aydan fazla devam eden bir pandemi süreci yaşıyoruz. Bu sürecin başında işletmeler açısından bir kriz oluştu. Bazı işletmeler faaliyetlerini durdurmak zorunda kalırken, bazı işletmelere de ürün ve hizmetlerine aşırı bir talep gelince, kapasitelerinin üzerindeki olan talep nedeniyle zor süreçler yaşadılar.
Kimi şirketler merkezlerini kapatıp, evden ya da uzaktan çalışma düzenine geçerken, kimileri ise kısıtlı zaman uygulaması yaparak, bu dönemi haftaları dönüşümlü çalışma günleri uygulayarak çalışmalarına devam ettiler.
Ancak ara ara bazı iş yerleri, örneğin restaurantlar, kafeler, spor merkezleri, berberler, kuaförler, spor merkezleri gibi yerler kapatmak zorunda kaldılar. Bunlar küçük esnaf veya KOBİ oldukları için, hem ekonomik olarak olumsuz etkilendiler.
Tüm bu gelişmeler ülke ekonomisini de ciddi anlamda etkiledi.
Yukarıda söz etmiş olduğum aşırı talepler, işletmelerin yeniden yapılanmasına neden olmuştur. Bu taleplere cevap vermek için etkin tedarik zincirinin kurulması, hammadde, yarı mamül ya da benzeri malzemelerin tedariğinin tam zamamanında yapılabilmesi ve lojistiğinin yapılması bazı işletmeler için sorun olmuştur. Ancak çevi bir yapıya sahip işletmeler kısa sürede bu sorunları aştılar. Hatta bu süreçte büyüyen devleşen şirketler oldu. Örneğin, kurye şirketleri ve e-ticaret siteleri gibi.
Pandemi döneminin uzaması, işletmeleri de zor duruma soktuğu gibi, doğal olarak insanları da etkileri. İnsanlarda moral bozukluğu, gelecek kaygısı ve ümitlerin hızla erimesi gibi dugular oluşmaya başladı.
Tabii bu durum hiç de iç açıcı bir durum değildi. Fakat son bir ayda gelen aşı ile ilgili gelen olumlu haberler, örneğin İngiltere’nin hemen aşıya onay vermesi, Çin’in ürettiği aşıları dünyada belli ülkelere dağıtması, insanlarda tekrar bir umudun oluşmasını sağladı.
Öyle görülüyor ki, önümüzdeki 3-4 ay içinde belli ülkelerde aşı çalışmaları hızlanacaktır. Türkiye’de de başta sağlık çalışanlarına olmak üzere, kademe kademe Covid aşısı yapılacaktır. Toplumun tahminen %60’dan fazlası aşılandığı takdirde, “Sürü Bağışıklığı” sağlanmış olacak ve Covid tehlikesini minimum seviyelere indirmiş olacağız.
Yani tünelin ucu göründü… Şimdi üzerimizdeki ölü toprağını atıp, yeniden canlanma zamanıdır. Günümüz karamsarlıktan, aydınlığa geçiş zamanıdır.
Ancak önümüzde tabii ki kritik bir süreç var. Belki de 6 ay daha var. Sadece aşıyı beklemek, bir an önce herkese yapılmasını beklemek yeterli değil, toplumun yani tamamının sağlığına kavuşması belki de bir yılı bulabilir.
Peki bu süreçte ne yapacağız?
Bu süre içinde işletmelerin ve bireylerin kendilerini yenileme, kendini geliştirme, yeni dünyaya kendilerini hazırlama zamanıdır. Yaklaşık 10 aydır eve kapanan, sadece belli sürelerde dışarı çıkabilen, hatta iki haftadır haftasonları evlere kapanan insanların şu anda yapmaları gereken şey, sadece sağlıklarını düşünmek değil, aynı zamanda geleceklerini düşünmek olmalıdır.
Dolayısıyla bu süreci bilinçli geçirmek için, bireylerin kendilerini geliştirmeleri, işle ilgili daha fazla teknik bilgi almaları, ilgi duydukları alanlarda araştırma yapmaları, yeni kitapları okumaları, yayın takip etmeleri, hatta bugün günümüzde bolca bulunan dijital platformlar üzerinden eğitim programlarını takip etmeleri, açık oturumları ya da bilimsel toplantıları takip etmeleri gerekmektedir.
“Antrenman neyse, yarış da öyle olur” demişler. Dolayısıyla, bu dönem tam bir antreman zamanı ve şu anda kendimizi çok çok iyi hazırlayıp, bütün bu süreç bittikten sonra ayağa kalkıp yarışa devam etme zamanıdır.
Karamsarlığı üzerimizden atıp, şimdi gelecekte, hem de çok yakın bir zamanda tekrar normal yaşama döndüğümüzde nasıl ilerleyeceğimizi, bireysel olarak kariyer planlarımızın ne olacağını, nasıl bir dünyanın bizi beklediğini çok iyi bilmek gerekmektedir. Herkesin bir mesleği veya sanatı vardır, ama hiçbir zaman bunların üst noktası yoktur. Her zaman daha iiyisini yapmak mümkündür.
Her zaman insanlar kendini geliştirmeli, daha iyisini yapabilmek için efor sarf etmelidir. “Oldum dediğiniz an, öldüm dediğiniz andır”. Dolayısıyla, insanların kendilerini geliştirmeleri kaçınılmazdır.
Bu süreçte dijitalleşmenin ne kadar önemli olduğunu herkes fark etmiş durumdadır. Hepimiz neredeyse birer “Yarı robot” olmuş durumdayız. Bu tanım kulağa hoş gelmese de gerçek olan budur.
Bu nedenle dijital dünyada da var olabilmek için insanların yaşı ne olursa olsun teknoloji ile aşina olmaları, internet, bilgisayar, tablet, cep telefonu veya benzeri teknolojik cihazların kullanımını, yapay zeka, artırılmış gerçeklik sanal gözlükleri, dijital platformlar, kare kodlar, kare kodlar ya da buna benzer tüm fonksiyonların en azından ne olduğunu ve dünyanın nereye evrileceğini takip etmek zorundadırlar.
Bu yarıştan kopan insanlar iş dünyasında zorlanacaklardır. Eski teknoloji ve eski usullerle yeni dünyada mücadele etmek ve başarılı olmak imkansızdır.
Tabii ki eğer sanat, tasarım, edebiyat ya da bireysel olarak yaptınız özel bir şey varsa, bu belki teknolojinin biraz daha uzağında kalabilir. Bugün spor dünyasında, günlük yaşamda bile teknolojiyle iç içe yaşıyoruz.
Özellikle gençler, yani Z kuşağı, sonrasında gelen Z+ ve Alfa kuşakları gibi yeni kuşaklar, (belki de geriye dönüp baktığımızda, şu an büyüyen kuşağı dijital kuşak olarak isimlendirebiliriz.) bu süreçte dijital dünyaya çok aşina olduklarını, yeni teknolojiyi hayatın her alanında kullandıklarını biliyoruz.
Ancak, önceki kuşakların, gerek yönetici, gerek kıdemli çalışan, gerek işveren ya da girişimcilerin, yeni teknolojiye en azından kendi işlerine yetebilecek ölçüle bilmelerinde fayda vardır.
Bugün artık teknolojiyi kullanmak gerçekten çok kolaylaşmıştır. Cep telefonu satın aldığımızda, artık bir kullanma klavuzu verilmemektedir. Bazı cep telefonlarının yanında, küçücük okunması bile zor kitapçıklar veriliyor, ama kimsenin de okuduğunu sanmıyorum. Neticede teknolojiyi keşfetmek, anlamak, kullanmak giderek kolaylaşmıştır.
Tabii bütün bunları ifade ederken, iş yaşamına destek olacak, teknolojiden işleri geliştirecek, iletişimi kolaylaştıracak, uzağı yakın yapacak veya hızlandıracak teknolojilerden söz ediyoruz. Bunun yanı sıra MRP ve ERP yazılımlar gibi planlamayı koordine etmeyi, yürütmeyi, kontrol etmeyi kolaylaştıracak teknolojileri de unutmamak lazım.
Bugün artık en küçük işletmelerden, dev işletmelere kadar, herkesin tüm işletmelerin üretim planlamaları,müşteri ilişkileri yönetimi, planlama, takip, satış ekiplerinin kontrolü veya yönlendirilmesi, hedeflerin verilmesi, performansların ölçülmesi gibi temel konularda kesinlikle teknolojiden yararlanılmaktadır. Bu işletmelere zaman ve kolaylık sağlamaktadır. Daha da ötesi daha doğru hesaplamalar yapılabilmektedir.
Dolayısıyla önümüzdeki 5 – 6 ayı çok iyi değerlendirmek gerekmektedir. Henüz teknolojinin içine girememiş, yeteri kadar kullanmayan, bugüne kadar öğrenemememiş kişilern hızlıca bu açıklarını kapatmaları gerekmektedir. Kollarını sıvama ve bu işi daha iyi öğrenme zamanıdır.
Bunun yanı sıra mesleki becerileri teknoloji ile birleştirdiğinizde, karşınıza daha kolay ulaşılabilecek sonuçlar, yeni hedefler yine alanlar çıkacaktır, çünkü günümüz dünyasında rekabet acımasız boyutlara gelmiştir.
Kuşkusuz teknolojinin getirdiği dezavantajlar da vardır. İnsan temasını, iletişimi azaltmakta ya da her şey daha mekanik hale getirmektedir. Ancak biliyoruz ki teknoloji bize zaman ve kolaylık kazandırmaktadır. Madem zaman kazandırmakta, kalan zamanı verimli kullanmak, ailemize, sevdiklerimize, iş arkadaşlarımıza ya da kendimize ayırmamız mümkündür…
İyi Pazarlar…