Pazar…Pazar… 494
ARE YOU A WORRIER OR A WARRIOR?
ENDİŞELİ MİSİN YA DA SAVAŞÇI MI?
Her bireyin yaşadığı olaylara farklı bir yaklaşımı vardır. Kimisi endişe ederken, kimisi ise güçlü bir savaşçı gibi mücadele eder. Bu yaklaşım tarzları, insanların hayatın tümünde de etkili olur.
Endişe, insanların zihninde belirsizliklerin, korkuların ve gelecekle ilgili kaygıların bir sonucudur. Bir endişe halinde olan birey, olumsuz senaryoları düşünerek stresli bir yaşam sürer. Her adımda tehlikeleri görmeye, sorunlara takılıp kalmaya meyilli olur. Endişe, yaşam enerjisini azaltır ve kişinin potansiyelini engeller.
Öte yandan, savaşçılar cesur, kararlı ve mücadeleci insanlardır. Onlar, zorluklar karşısında yılmadan ilerler ve hedeflerine ulaşmak için her türlü zorluğa meydan okurlar. Savaşçılar, hayatın iniş ve çıkışlarını kabul ederken umutlarını kaybetmezler. Her zorluk, onlar için bir fırsat olup, büyümek ve gelişmek için bir yol sunar.
Elbette, her iki yaklaşımın da zaman zaman gerekliliği vardır. Endişe, bazen bizi tehlikelerden korumak için bir uyarı işareti olarak ortaya çıkar. Ancak, endişe ile aşırıya kaçmak, sıkıntıları büyütmek ve yaşam kalitesini düşürmek anlamına gelir. Bu nedenle, endişelerle başa çıkma becerilerini geliştirmek önemlidir.
Diğer yandan, savaşçı ruhuyla yaşamak, kişisel gelişimi destekler ve hedeflere ulaşma konusunda güç verir. Savaşçılar, zor zamanlarda bile içlerindeki umudu ve azmi canlı tutarlar. Mücadelelerini sürdürürken öğrenir, büyür ve başarıya ulaşır.
Aslında hayatta endişe ve savaşçı ruhunu dengelemek önemlidir. Endişeleri azaltmak için rasyonel düşünme ve olumlu bir perspektif geliştirme öğrenilmelidir. Aynı zamanda, savaşçı ruhunu besleyerek hedeflere odaklanmak ve engelleri aşmak için kararlılıkla ilerlemek önemlidir.
Hayat bir savaş alanıdır ve nasıl davranılacağı tamamen bireye bağlıdır. Bireylerin kendilerine soracakları soru şu olmalıdır: “Ben bir endişe eden biri miyim, yoksa bir savaşçı biri mi?” Bu seçim bireylerin hayata nasıl yaklaşacaklarını ve nasıl bir yaşam süreceklerini belirler.
Davranışların biyolojide temelleri vardır. Davranışların ifadesi, genetik ve deneyim arasındaki karmaşık bir etkileşimdir.
Genetik, çevre ve egzersiz birbirini etkilediğinden ne doğanın ne de yetiştirmenin gerçek bir hakimiyeti yoktur. Genetik etkiler çok özel olabilir ve yalnızca belirli özel durumlarda ortaya çıkabilir.
Yapılan araştırmalar, insanlarda bulunan Katekol-O-Metiltransferaz (COMT) geninin ve bu gen içindeki bir miktar Nükleotid Polimorfizminin (SNP’ler – Gen kodundaki varyasyonlar), ağrıya dayanıklılık, dövüş ve rekabet sırasında çevikliği koruma, agresiflik gibi özelliklerle bağlantılı olduğunu öne sürmektedir. Stres altındaki performans, belirli bir Genotipe bağlı olan Dopamin regülasyonu ile ilgilidir.
COMT geni ne yapar?
Kısaca açıklamak gerekirse, COMT geni beyninizin ön bölümündeki bir Nörotransmiter olan Dopamini düzenler. Beyninizin ön bölümü kişiliği, planlamayı, davranışları, duyguları ve kısa süreli belleği belirler ve tüm bu işlevler esas olarak Nöronlarda Dopamin salınımı ve alımı tarafından düzenlenir.
COMT geni, serbest bırakıldıktan sonra Dopamini parçalama işlevi gören bir enzimi kodlar. Bu, tam olarak doğru konsantrasyondaki Dopaminin bir sonraki Nörona bağlanmasını ve onu aktive etmesini sağlar. Dopamin çok fazla bağlanırsa dürtüsel ve saldırgan eğilimlerde artış, çok az bağlanırsa bunun sonucunda depresif/kaygılı davranışlar ortaya çıkar. Bu nedenle, Dopamin yıkımında herhangi bir değişiklik meydana gelirse, bir davranış değişikliği olması muhtemeldir.
Özetle, bu genin iki çeşidi vardır. Bir varyanta “Endişe” geni denir; Katekolaminleri daha yavaş parçalar. İkinci varyant, “Savaşçı” geni olarak anılır; bu Nörotransmiterleri daha hızlı yıkar.
Yavaş yavaş bozulan Endişeli (Worrier) varyantına sahip olanlar okulda ve işte başarılı olma eğilimindedir, ancak endişelenirler. Düşük stresli durumlarda, bu değişken bir avantaj sağlayabilir. Daha yüksek Katekolamin seviyeleri, daha iyi odaklanma ve hafıza sağlar. Bu değişkene sahip kişiler genellikle IQ testlerinde daha yüksek puan alırlar. Ancak baskı altına alındıklarında bu stres hormonlarını eskisi kadar çabuk parçalayamazlar ve bunalıma girebilirler. Uzun vadeli stresörler, bu bireylerin zihinsel ve fiziksel sağlığı üzerinde daha büyük bir etkiye sahiptir.
Savaşçı (Warrior) varyantı ise, Katekolaminlerin daha hızlı parçalanmasını kodlar. Savaşçılar baskı altındayken daha iyi olma eğilimindedir. Stres, Katekolamin seviyelerini yükseltir, bu da odaklanmalarını geliştirir, ancak bunları hızla parçalayabilir ve düşük aktivasyon durumuna geri dönebilirler. Daha uzun vadeli stres yaratmak için kalan Katekolaminler olmadan stresin avantajını elde ederler. Savaşçılar stresli olaylarla daha hızlı başa çıkabilirler.
Endişe edenler, gelecekle ilgili kaygılar ve olumsuz senaryolarla dolu bir yaşam sürerken, savaşçılar ise cesur, kararlı ve mücadeleci bir tavırla zorluklarla başa çıkarlar. Endişe edenlerin ve savaşçıların psikolojik, fizyolojik ve sosyal etkilerini aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
1. Endişelilerin Psikolojik Etkileri
Endişe edenler genellikle belirsizliklerle başa çıkmakta zorlanır ve gelecekle ilgili sürekli kaygılar yaşarlar. Bu durum, bireyin ruh halini etkileyerek depresyon, Anksiyete ve stres gibi psikolojik sorunlara yol açabilir. Endişe, kişinin yaşam enerjisini azaltır ve genel yaşam kalitesini düşürür. Ayrıca, sürekli endişe içinde olan bireyler, sosyal ilişkilerinde sorunlar yaşayabilir ve mutluluk düzeylerinde düşüşler gözlenebilir.
2. Savaşçıların Psikolojik Etkileri
Savaşçılar, zorluklar karşısında cesur ve kararlı bir tavırla mücadele ederler. Bu tutum, bireyin kendine olan güvenini artırır ve motivasyonunu yükseltir. Savaşçı ruhu, kişinin zor zamanlarda bile umudu ve azmi canlı tutmasına yardımcı olur. Savaşçılar, başarıya ulaşma konusunda daha yüksek bir özgüvene sahiptirler ve genel olarak daha iyimser bir perspektife sahiptirler. Bu da savaşçıların psikolojik iyilik hallerini ve yaşam doyumunu artırır.
3. Endişelilerin Fizyolojik Etkileri
Endişe edenlerde sürekli olarak yüksek düzeyde stres hormonu salgılanır. Bu durum, vücutta bir dizi fizyolojik tepkiye neden olur. Yüksek stres seviyeleri, kalp atış hızını artırabilir, kan basıncını yükseltebilir ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açabilir. Ayrıca, sürekli endişe içinde olan bireylerde uyku bozuklukları, sindirim sorunları ve baş ağrıları gibi sağlık sorunları sıkça görülür.
4. Savaşçıların Fizyolojik Etkileri
Savaşçılar, stresle baş etme becerilerini geliştirmiş bireylerdir. Zorluklar karşısında sakin kalarak, vücutlarında daha az stres tepkisi gösterirler. Bu da fizyolojik sağlıklarını korumalarına yardımcı olur. Savaşçılar, daha iyi bir uyku kalitesine sahip olabilir, bağışıklık sistemlerini güçlendirebilir ve genel sağlık durumlarını iyileştirebilirler.
5. Endişelilerin Sosyal Etkileri
Endişe edenler genellikle içe dönük bir tutum sergiler ve sosyal etkileşimlerde zorlanır. Sürekli endişe içinde olan bireyler, olumsuz senaryoları düşünerek etrafındaki insanlardan uzaklaşabilirler. Bu durum, ilişkileri zayıflatabilir ve sosyal destek sistemini kısıtlayabilir.
6. Savaşçıların Sosyal Etkileri
Savaşçılar, cesaret ve kararlılıkla hareket ettikleri için genellikle diğer insanlar tarafından ilham verici olarak görülürler. Savaşçı ruhu, kişinin çevresindeki insanlarla daha iyi ilişkiler kurmasına yardımcı olabilir. Savaşçılar, diğer insanların güvenini kazanır ve genellikle liderlik rollerinde başarılı olurlar.
Sonuç olarak, Endişe edenler, belirsizliklerle dolu bir yaşam sürerken, savaşçılar cesur bir tutumla zorluklarla başa çıkarlar. Endişe edenlerin psikolojik olarak daha zorlu bir süreç yaşadığı ve sağlık sorunlarıyla karşılaşma olasılıklarının daha yüksek olduğu görülmektedir. Öte yandan, savaşçıların psikolojik olarak daha güçlü oldukları ve fizyolojik olarak daha sağlıklı oldukları tespit edilmiştir. Sosyal etkiler açısından ise, endişe edenlerin ilişkilerinde zorluklar yaşadığı, savaşçıların ise diğer insanlar tarafından ilham kaynağı olarak görüldüğü gözlemlenmiştir.
Birkaç cümle de endişelilerin ve savaşçıların beslenmeleri ve yaşam tarzları üzerine yazmak gerekirse; COMT geni endişelilerde ve savaşçılarda farklı çalıştığından, optimum bilişsel performansı sağlamak için Genotipe fayda sağlamak üzere belirli diyet veya yaşam tarzı tercih edilebilir.
Endişeliler şaraba, kahveye, yeşil ve siyah çaya karşı daha duyarlı olabilirler. Bunun nedeni, beyindeki Dopamin üretimini etkileyebilen ve kaygı duygularını artırabilen Katekoller içermesidir. Bu nedenle, bu Katekollerin alımını azaltmak bu açıdan faydalı olabilir.
Öte yandan Savaşçılar, düşük basınçlı, monoton görevlerin üstesinden gelmek için bir Dopamin artışı sağlamak için diyet katekolaminlerini artırmalıdırlar. Bu bireyler ayrıca dağ bisikleti, snowboard ve kayak gibi “heyecan” unsuru olan yüksek yoğunluklu egzersizlerden de yararlanabilirler.
Her iki rolün de avantajları ve dezavantajları vardır ve hangi rolü benimsemek istediğimiz kişisel tercihlerimize bağlıdır. Ancak, sağlıklı bir yaşam sürdürmek ve başarıya ulaşmak için savaşçı ruhunu benimsemek ve endişelerle başa çıkma becerilerini geliştirmek önemlidir.
Kaynakça
https://www.sierratucson.com/…/articles/the-worrier-gene/
https://www.psychologytoday.com/…/are-you-worrier-or…
https://www.mygenefood.com/blog/comt-worrier-warrior/
Not: Bu yazı konusunu bana öneren Oğlum Eren Okay’a teşekkür ederim.
İyi Pazarlar…