Pazar… Pazar… 2014/13

Pazar… Pazar…

“Go”, Uzak Doğu kökenli bir strateji oyunu ve tam 4.000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Rivayete göre Çin İmparatoru Yao, oğlunun zekâsını geliştirmek için bu oyunu icat ettirmiş. Ancak Go’yu sadece bir oyun olarak görmek yanıltıcı olur. Go, Uzak Doğu tarihinin ve kültürünün ayrılmaz bir parçası, Uzak Doğu felsefesinin doğal bir uzantısıdır. Eski Çin’de resim, müzik ve kaligrafi ile birlikte asil bir bireyden beklenen dört temel beceriden biri olmuş.

Go, siyah ve beyaz taşlara sahip iki oyuncunun en geniş alanı kontrol etmek üzere mücadele ettiği, hem kolay, hem de zor bir oyundur ve çok az sayıda kurala sahiptir. Ancak 361 kesişim noktasından oluşan oyun tahtası neredeyse sınırsız bir yaratıcılık alanı sunar. Tahtada düşünülemeyecek kadar çok olasılık vardır. Bu sebeple sıkı bir zekâ oyunudur.

Amaç, karşı tarafın rengine sahip taşların, dört tarafını kapatarak, nefes alışını kesmek ve taşı yok etmektir. Tüm alana ve en çok taşa sahip olan oyuncu, oyunu kazanır.

İşin sırrı, rakibe bir taş verirken, onun diğer taşlarının etrafını çevirerek, bir anda daha çok taşı yok etmektir.

Neden mi “Go”yu anlattım? Son yıllarda yaşadıklarımızı, bir “Go” oyununa benzettim, nedense…

İyi Pazarlar 

2014/13

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir