Pazar… Pazar…
Salı günü Şırnak’ta kaçak faaliyet gösteren kömür ocağında meydana gelen göçükte 7 işçi hayatını kaybedince, güvencesiz çalışan işçi sınıfı gündeme geldi. Tabii ki facianın sorumlularının kaçak kömür ocağını çalıştıranların olduğunu kabul ediyoruz. Ancak böylesi kazalardan en çok zarar görenler, kuşkusuz güvencesiz olarak çalışmak zorunda kalan işçilerdir. Güvencesiz olarak çalışan bu işçi sınıfı “Prekarya” olarak tanımlanmaktadır.
Benim gençliğimde işçi sınıfı olan “Proletarya” kavramı, günümüzde yerini “Prekarya” olarak isimlendirilen yeni ve tehlikeli bir sınıfa bırakmaktadır.
“Proletarya” dediğimizde uzun dönemli, istikrarlı, tam zamanlı, ileriye dönük olarak işçinin ne kadar ilerleyebileceği açıkça belli olan işlerin bulunduğu, sendikalaşmanın olduğu, toplu iş sözleşmelerinin yapıldığı, isimleri ve özellikleri bilinen yerel işverenlerin bulunduğu işlerde emek yoğun çalışan işçi sınıfı aklımıza gelirdi.
“Düzenli olarak düzensiz işlerde çalışan bir sınıf” olarak tanımlanan “Prekarya”, İngilizce’de “Güvencesiz” anlamına gelen “Precarious” sıfatı ile “Proletarya” anlamına gelen “Proletariat” isminin birleşmesiyle oluşturulmuş bir sözcüktür.
İngilizce’de “Precariat” olarak kullanılan bu terim, dilimize “Prekarya” olarak tercüme edilmiştir.
İlk defa 1980’lerde Fransız Sosyologlar tarafından “Geçici ve Mevsimlik işçi’’leri tanımlamakta kullanılan “Prekarya” tanımı, bugün insanların geçici işlerde çalışmasından çok, güvencesiz varoluş anlamına gelmektedir.
“Prekarya” olarak isimlendirilen bu sınıfı en iyi tanımlayanların başında Sussex, Illinois ve Cambridge Üniversitelerinde Ekonomi öğrenimi gören ve 1975-2006 yılları arasında Dünya Çalışma Örgütünde (ILO) çalışan ve 2013 yılından bu yana Londra Ünivetsitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Guy Standing (1948) gelmektedir.
Eski “Proletarya”, maaşlı, gelir güvencesi olan, şirket yardımları ve destekleri belirli bir yaşam standartı elde ederken, “Prekarya” olarak isimlendirilen günümüz çalışanların büyük bir kısmı hem düşük ücretlerle, hem de bir çok sosyal güvenceden yoksun çalışmaktadırlar. Ayrıca bu sınıftaki çalışanlar, herhangi bir kariyer hissi ya da mesleki kimlik duygusuna sahip değillerdir.
Çalıştıkları yerlerde terfi etmeleri önünde çeşitli zorlukların olması, yeni pozisyon açılana kadar uzun süre beklemekte olan işçi sınıfı, eskisi gibi çalıştıkları iş yerlerine bağlı değildirler. İlk fırsatta kendilerine küçük kariyer bir değişikliği veya gelir artışı sağlayacak, yeni iş yerlerine doğru bir kayma içindedirler. Günümüz çalışanların her an işi bırakma tehlikesinin bulunması, büyük bir kesimin sistematik olarak geçici işlerde çalışması ve daha da ötesi hiç bir sosyal güvence olmadan çalışmayı kabul eden göçmen işçilerin hızla çoğalması, “Prekarya” sınıfının giderek büyümesine, sonuçta ekonomide ve insan sağlığında kayıpların oluşmasına neden olmaktadır. Bunun yanı sıra, bu sınıfın her türlü manipülasyona açık ve politik olarak kolay yönlendirilebiliyor olmaları, “Prekarya”nın güvensiz ve tehlikeli bir sınıf olarak tanımlanmasına neden olmaktadır.
Guy Standing’e göre bugün yeni sınıflardan oluşan bir dünyada yaşıyoruz.
Küresel dönüşüm, ekonomik krizler, emek esnekliğini yaratan şartlar, göçmenler ve istihdam politikaları, tepede az sayıda, ancak inanılmaz zengin küresel vatandaşların meydana getirdiği, “Elit’’ bir sınıf yaratmıştır.
Elitlerin altında, ücretli izinler ve sosyal haklardan yararlanan, büyük şirketlerde, devlet ve kamu kuruluşlarında istihdam edilen “Maaşlılar’’ bulunmaktadır.
Maaşlıların yanında, danışman veya kendileri için çalışan küçük bir azınlık olan “Profisyenler’’ (Profesyonel + Teknisyen) bulunmaktadır.
Profisyenlerin altında ise, el emeğiyle çalışan ve giderek daralan “İşçiler” yer almaktadır.
Bu dört grubun da altında, bir yanda “İşsizler ordusu”, diğer yanda da giderek büyümekte olan ve başı göçmen işçilerin çektiği “Prekarya” sınıfı yer almaktadır.
Prekarya, sadece toplumun en alt kesiminde yaşayan kitleden oluşmamaktadır. Her an işten atılma korkusu ile çalışan beyaz yakalılar, borçları ya da çocuklarının okul taksitleri için emeklilik yaşı geçse de, düşük ücretlerle çalışmaya devam etmek zorunda kalanlar da “Prekarya” olarak tanımlanabilir.
Kısaca, toplumun büyük bir bölümü hızla “Prekarya”laşırken, bu kitleleri göz ardı etmek, dikkate almamak ya da sosyal haklarını düzenlememek, ileride yalnız ülkemizde değil, tüm dünyayı etkileyecek yeni küresel krizlerin oluşmasına neden olabilir.
İyi Pazarlar…
2017/197