KİTAP ÖNERİM – 53

KİTAP ÖNERİM – 53

İmzalandığı tarih olan 24 Temmuz 1923’ten bu yana gündemden düşmeyen, zaman zaman polemik konusu olan, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle İngiltere (Birleşik Krallık), Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve (Eski) Yugoslavya temsilcileri tarafından İsviçre’nin Lozan şehrinde imzalanan, Lozan Barış Antlaşması’nı doğru değerlendirebilmek için Mudanya Ateşkes Antlaşmasını ve daha da geriye bakarak, Batı devletlerinin Gazi Mustafa Kemal’e elçiler gönderip barış isteyişlerini, anlaşmak zorunda kalmalarının nedeni olarak, bütün olanaksızlara rağmen Kurtuluş Savaşını veren Türk Milletini ve Batı Devletlerinin son üç yüz yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğuna neler çektirdiklerini bilmek gerekir.

“Lozan”ı kaleme alan Ali Naci Karacan’ın (1896-1955) yaşananları ve koşulları en iyi bilenlerden biri olduğuna inanıyorum, çünkü I. Dünya Savaşı’nda von der Goltz Paşa’nın tercümanlığını yaptı ve Lozan Barış Konferansı’nı izleyen Türk gazetecileri arasındaydı. 20 yıl sonra bu döneme dair anılarını “Lozan” isimli eserinde genç kuşaklara sundu.

İlk defa 2006 yılında okumuş olduğum eserin her satırı birbirinden değerli olduğu için, hiçbir sayfasını ayırmadan tümünü okumanızı öneririm. Son birkaç gündür Yunanistan’da yapılan açıklamalar nedeniyle tekrar elime aldım…

Bu arada eserin Lozan’ı Türkiye Büyük Millet Meclisi adına başarıyla yöneten İsmet İnönü’ün önsözü ile başladığını da belirtmek isterim.

Birazcık da kitabın yazarını tanıtmak isterim.

Ali Naci Karacan İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’nde okuduğu yıllarda ilk yazıları Servet-i Fünun ve Rübab dergilerinde yayımlandı. Mezuniyetinden sonra Yunus Nadi’nin yönetimi altında yayımlanan Tasvir-i Efkâr’da çalışmaya başladı.

Üç yıl sonra Ahmet Cevdet’in yayımladığı İkdam’a geçti. Mütareke döneminde Milli Mücadele’yi destekleyen Akşam gazetesinin kurucuları arasında yer aldı. İkdam, Tan, Politika, İnkılâp ve Bugün gazetelerini çıkardı.

1936-48 döneminde Anadolu Ajansı Bulgaristan temsilciliği ile İsviçre basın ataşeliği görevlerini üstlendi. 1950’de kurduğu Milliyet, oğlu Ercüment ve 1954’te yayın yönetmeni olan Abdi İpekçi’nin idaresi altında Karacan’ın düşlerini gerçekleştirerek, Babıâli’nin en uzun ömürlü ve kurumsal gazetelerinden biri oldu.

09.12.2017

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir