Pazar… Pazar…
Son yıllarda “Kentleşememe” konusundaki gayretlerimize bakıyorum da, hala çok yol almamız gerekiyor…
Hep birlikte biraz daha çaba gösterirsek, Avrupa’lıların bize yakıştırdığı bazı ünvanları hak edebiliriz.
Bence aşağıdaki yazılı olmayan kuralları aynen uygulamaya devam edelim ve çevremizdeki insanlardan bunların tersini yapanları uyaralım. Şu aralar pek ülkemize gelmiyorlar, ama gelen turistlere de bunları göstererek, onların da yapmalarını sağlayalım:
• Sürekli küfürlü konuşun.
• Kimseden özür dilemeyin, hatanızı kabul etmeyin.
• “Lütfen”, “Pardon” ve “Rica ederim” sözcüklerini asla kullanmayın.
• Size hizmet etmekle görevli garson veya satış danışmanlarına kaba davranın. Onların görevinin size ölümüne kadar hizmet etmek olduğunu ve her türlü nazınızı çekmek zorunda olduklarını unutmayın.
• Sigara izmaritinizi sokağa atın.
• Araba kullanırken, hele trafik dururken yanan sigaranızı camdan atın, belki arkadaki arabanın alev almasını sağlayabilirsiniz. Ne önemi var, siz yaşayın, başkaları ölsün.
• Yerlere çöp atın. Bir adım ötedeki çöp kutusunun sizin için yapılmadığını biliyorsunuz zaten.
• Sokağa tükürün. Burnunuzu karıştırın.
• İnsanlara saygı göstermeye gerek yok, kuyrukta öne geçin. Kimseyi önemsemeyin.
• Gayet sağlıklı ve genç olmanıza rağmen, metroda yaşlılar, çocuklular ve engelli vatandaşların kullanımı için yapılmış asansörlere doluşun; ihtiyacı olanlar binmesin. Bu asansörleri çabuk eskitin ve arıza yapmalarına neden olun.
• Araba kullanırken, oto yolda makas atın, emniyet şeridine girin, diğer araçların önüne kırın. Bir sonraki çıkıştan çıkacağınızı bildiğiniz halde, en sol şeritten giderek, son anda sağa kırın ve çıkış için bekleyen araçların önüne geçin.
• 12 yaşından küçük çocukları ve bebekleri annelerinin kucağında ön koltuğa oturtun.
• Sürekli kornaya basın. Herkese olur olmaz selektör yapın.
• Aracınızla yolu kapatacak ya da daraltacak şekilde park edin, bekleme yapın.
• Ters yola girmek sizin hakkınız, basın geçin.
• Emniyet kemeri acemiler içindir, bağlamanıza gerek yok.
• Önünüze gelenle tartışın, kavga edin.
• Kalabalık yerlerde cep telefonu ile bağıra çağıra konuşun, lüzumsuz geyik muhabbeti yapın, insanların sinirlerini bozun.
• Kadın erkek eşitliğine inanarak, asla kadınlara yol vermeyin, önlerine geçin, hatta engelleyin.
• Asık suratlı olmak bir marifettir, kimseye gülümsemeyin, selam vermeyin, hatır sormayın.
• İnsanları sadece işiniz düştüğünde arayın. İşiniz bitince de “Sen yoluna, ben yoluma…” dercesine bir bakış atın.
• Ayakkabılarınız mutlaka çamurlu olsun, boyatmayın.
• Asla kitap okumanıza gerek yok, sizin hayatınız roman zaten. Kitaplar gereksiz bilgilerle doludur, sizin işinize yaramaz.
• Müzik, beyni uyuşturmak içindir; asla dinlemeyin.
• Kamu mallarına zarar verin. Belediyenin işi ne?
• Sahilde banklara oturup, yediğiniz çekirdeklerin kabuklarını yerlere atın ve gidin. Bir poşetin içine atmanıza ne gerek var? Çöpçüler toplasın.
• Açık oturumları izlemenize de gerek yok, zaten hep aynı şeyleri söylüyorlar. Siz en iyisinizi zaten biliyorsunuz.
• İnsanları sahip oldukları malları, evleri ve arabaları ile değerlendirin. Zengin insanları ayrı bir yere koyun, sadece onlara yanaşın. Bayram ve seyranlarda onlara kutlama mesajı gönderin, diğerlerine gerek yok.
• Her konuda bilip bilmeden fikir yürütün, insanlarla boş konuları tartışın. Ofsayt veya penaltının verilip verilmemesi, memleket meselelerinden önemlidir, bunu unutmayın.
• Spor mu? Ya işte arabadan çıkıp, gireceğiniz binaya kadar yürüyorsunuz ya. Yeter de artar bile…
• Doktora gidilmez, giderseniz mutlaka bir şey bulurlar. Boşverin siz, aynen homini gırtlak beslenmeye devam. Atalarımız ne demiş: “Atın ölümü arpadan olsun…”
• Sigara insanın en yakın dostudur. Bol bol için, 2-3 paket içmek iyidir. Hatta şöyle durumlar var, çok sigara içen bir yakınınız şu anda 80 yaşında ve “Maşallah”ı var; hiç içmeyen genç bir arkadaşınız ise, maalesef kanser oldu. Buyrun, hani sigara zararlıydı?!
Şimdilik aklıma gelenler bunlar, sizin de bildiğiniz şeyler varsa lütfen destek veriniz.
Hep birlikte nasıl kentleşemediğimizi tüm dünyaya gösterelim…
İyi Pazarlar ?
2018/211
