Pazar… Pazar…
Sosyal medya paylaşımları, Whatsapp konuşmaları, kısa mesajlar, yabancı sözcüklerin dilimize girmesi, kısaltmalar, jargonlar, “Plaza Dili” veya son 5-10 yıldır hayatımıza giren bazı olgular, ne yazık ki güzel Türkçe’mize zarar vermektedir.
Özellikle gençler arasında imla hatası yapmadan yazı yazanların çok az olduğunu üzülerek görmekteyim…
Sözcüklerin yanlış yazıldığını, noktalama, kesme ve ayraç işaretlerine, büyük ve küçük harf kurallarına uyulmadığını veya bilinmediğini, “de, da, ki” takılarının yanlış kullanılmaktadır.
Türkçe yazıldığı gibi okunan veya okunduğu gibi yazılan bir dil değildir…
Örneğin:
“Geleceğim” diye yazılır, ancak “Gelicem…” diye okunur veya söylenir. Ancak “Gelicem” diye yazılmaz.
Yeni neslin başta İngilizce olmak üzere, en az bir yabancı dili akıcı konuşması ve yazabilmesi ne kadar kaçınılmaz ise, doğru düzgün Türkçe konuşması ve yazması o kadar önemlidir.
Peki, Türkçe’mizin düzgün yazılması ve konuşulması için okullarda verilen eğitim yeterli midir? Kuşkusuz, değildir. Bu konuda herkese iş düşmektedir. Özellikle de topluma mal olmuş ve göz önünde olan yazı, tabela, reklam, film, dizi, afiş veya broşür gibi çalışmalara daha da özen gösterilmelidir, çünkü bunları her yaştan insanlar okumaktadır. İnsanların büyük bir çoğunluğu görsel hafızaya sahiptir veya görsel olarak öğrenirler, bu konuda tatmin edici bilimsel bir çalışma elimde olmasa da, bunun böyle olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek.
O halde her yere reklam veren markalar ve tabii ki ilgili yöneticiler de Türkçe yazma konusunda daha hassas olmalıdırlar ve yazılara özen göstermelidirler.
Ekteki afişi metroda gördüm ve açıkçası neden böyle hata yapıldığını da merak ediyorum…
Özel isim büyük harfle yazılır ve ekleri kesme işareti ile ayrılır.
Eğer tasarım açısından isim küçük harfe yazılıyorsa, neden kesme işareti kullanılmış?
Türk Dil Kurumu, Kesme İşareti ( ’ ) kullanım kurallarını aşağıdaki şekilde açıklamış:
Özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır. Örnekler: Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk’üm, Türkiye’mizin, Fatih Sultan Mehmet’e, Gül Baba’ya, Sultan Ana’nın, Mehmet Emin Yurdakul’dan, Kâzım Karabekir’i, Yunus Emre’yi, Ziya Gökalp’tan, Refik Halit Karay’mış, Ahmet Cevat Emre’dir…
Reklam, grafik veya tasarım gereği, adına ne derseniz bilemem, ama bana göre yanlış…
Hata, dikkatsizlik veya özensizliği böyle bir konuda zaten kabul edemem…
İyi Pazarlar…
2018/217