Pazar… Pazar… 2018/230

Pazar… Pazar…

Dünyada gelişmiş ülkelerle yarışa girmek, ekonomimize güç kazandırmak, bilim ve teknolojide çağın ötesine geçmek, kültür ve sanat alanlarında daha yüksek yerlere çıkabilmek için, daha iyi eğitim görmüş bir nesil yetiştirmek gibi hedeflerimizin olması gerektiğini düşünüyorum.

Buna rağmen adaylar erken seçim vaadi olarak “Gençlere iş bulmalarına kadar maaş bağlayacağız…”, “Ücretsiz kahvehaneler kuracağız, çay ve kek bedava olacak…”, “Kredi kartı borçlarını sileceğiz…” gibi, çalışmak, gayret etmek ve sorumluluk sahibi olmak gibi düşünceleri öldüren söylemlerde bulunmaktadırlar.

Bana göre, günümüz gençliğinin sadece %20’si iyi mesleklere kavuşmak, kendilerini geliştirmek için delicesine okullarda derslerine çalışmakta, boş zamanlarında staj yapar veya lisan kurslarına devam etmektedirler. Maalesef %80’i ise ders çalışmadan sınıf geçmeyi, bedavadan diploma almayı, hazıra konmayı, çalışmadan kolay para kazanmayı, kısa zamanda köşe dönmeyi veya kapağı yurt dışına atmayı hedeflemektedirler. Sanki yurt dışında herkese kucak açmış bekliyorlar…

Bu durum sadece gençlerimizde değil, yetişkinler de aynıdır, aynı oranlardan söz edebiliriz.

Bu hafta içinde gözlerden kaçan bir haberi sizlere paylaşmak istiyorum:

Kişi başı milli gelirin yaklaşık 90.000 Dolar olduğu, dünyanın en zengin ülkeler listesinin zirvesinde bulunan İsviçre’de, her yetişkine aylık 2.500 İsviçre Frankı (yaklaşık 7.500 TL), çocuklar için de 625 İsviçre Frankı (yaklaşık bin 875 TL) vatandaşlık maaşı bağlanması için yapılan referandumdan %77 ret oyu çıktı. Halkın çoğunluğu “Hiçbir şey yapmadan verilecek böyle bir maaşın, insanların çalışmadan para alacaklarına ve dolayısı ile tembelliğe iteceğini” ifade etmiştir.

Sizce, bizde böyle bir teklif ve referendum yapılsaydı, halkın yüzde kaçı bunu kabul ederdi? Benim tahminim %80 “Evet” çıkardı.

Ünlü bir söz vardır: “Balık verme, balık tutmayı öğret” diye.

Bu sözü şöyle tamamlamak istiyorum: “Balık da yok, ne yapacağını öğret”

Ülkemizde hiçbir dönemde iş bulmak kolay olmadı. Doğal olarak işverenler, kendilerine yarar sağlayacak, seçtikleri mesleklerde kendilerini geliştirmiş işalanları tercih etmektedirler.

Geçen hafta içinde bir üniversite öğrencisi ile sohbet ettim. Hangi bölümde okuduğunu sordum: “Uluslararası İlişkiler” dedi. “Kaçıncı senen?” diye sordum “Üç” diye cevap verdi. “İngilizce’n nasıl?” diye sorduğumda verdiği cevap “Eh işte, çat pat…” oldu. Düşünün, okuduğu bölüm “Uluslararası İlişkiler” ve İngilizce’si yok denecek kadar az. Üç yıl boşa geçen bir zaman, oysa bu sürede rahatlıkla yabancı dilini geliştirebilirdi…

Dolayısı ile insanların önce kendilerine yatırım yapmaları kaçınılmazdır. Ama ne yazık ki bu bilinçten çok uzak bir nesil yetiştiği gibi, onlara bu vizyonu verecek insanlarımız da yok…

Ancak hiç bir zaman ümidimi kaybetmedim, Kurtuluş Savaşında olduğu gibi, o akıllı, çalışkan ve azimli %20’lik kesim olan genç nesil, ülkemizi aydınlığa götürecektir.

İyi Pazarlar ?

2018/230

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir