Pazar… Pazar… 2018/237

Pazar… Pazar…

Son üç hafta yayınlamış olduğum yazılarımda, dünyada yeniden alevlenen ticaret savaşlarına ülkemizin ayak uydurabilmesi, hatta bu krizden fırsatlar yaratabilmesi ve dünya ile rekabette avantaj sağlayabilmesi için, neler yapmamız gerektiği ile ilgili düşüncelerimi ve önerilerimi paylaştım.

Bu pazar günü üniversite öğrencilerine bazı önerilerim olacak. Gelecek hafta ise özel şirketlerin yapmaları gerekenleri kaleme alacağım.

Sevgili üniversite ve yüksek okul öğrencileri;

Üniversite hayatı genç bir insanın hayatındaki en güzel dönemdir. Bu dört ya da beş yıl (Okulun süresi, hazırlık sınıfı vs. dahil) çok verimli, keyifli ve aynı zamanda bundan sonraki hayatınızdaki alışkanlıklarınızı ve davranışlarınızı değiştirecek, kişiliğinizi geliştirecek ve hayata daha sağlam bir başlangıç yapmak için dolu dolu yaşayacağınız “Altın” bir dönemdir.

Net olarak şunu ifade etmeliyim ki, üniversiteyi bitirdikten veya sonrasında yüksek lisans veya ihtisas (Master) yaptıktan sonra, hayatınızda bir daha asla üniversite dönemi kadar rahat ve zamanı kendi avantajınıza kullanabileceğiniz bir dönem olmayacaktır. Üniversite dönemi sizlerin, sadece sonradan atılacağınız iş hayatına değil, sosyal yaşam, aile ve çevre için de hazırlanacağınız bir dönemdir. Bu dönemi öylesine dolu ve farklı yaşamanız gerekir ki, ileride geriye dönüp baktığınızda, “Keşke bunu da yapsaydım…” diyeceğiniz bir şey kalmamalı. Kuşkusuz bazı konularla ilgilenmeye zaman yetişmeyecek, ama ne kadar fazla konu ile ilgilenirseniz, o derecede de donanımızı arttırsınız.

Şimdi gelelim bazı önerilerime;

• Öncelikle geçen hafta lise öğrencileri için yazdığım her şey –başta Türkçe’miz, el yazısı ve İngilizce için yazdığım öneriler- sizler için de geçerlidir. O önerilerin üzerine, bugün devamını yazacağım. O nedenle yabancı dil bilgisinin gerekliliği konusunu tekrar etmiyorum.
• Okuduğunuz bölümün sadece ders kitaplarına ve notlarına bağlı kalmayınız, çok geniş araştırma yapınız, kaynak tarayınız, fuarlara, konferanslara, seminerlere, atölye çalışmalarına katılınız. Bölümünüzle ilgili olmasa bile, ileride mesleğinizi destekleyecek konuları da araştırınız. Örneğin mimarlık bölümünde iseniz, bilgisayar, rüzgar enerjisi, moda, mobilya sektörü…vs.; işletme okuyorsanız, psikoloji, sosyoloji, antropoloji, sanat, reklamcılık, ekonomi…vs. gibi konulara da ilgi duymanız sizi çok geliştirecektir.
• Öğrendikleriniz akademik bilgiler olarak kalmamalı, kimse size iş hayatında akademik bilgileri ve kuramları sormayacaktır. Direkt olarak kolları sıvayıp, bir işi tamamlamanızı veya bir rapor hazırlamanızı talep edeceklerdir. O nedenle üniversitede görmüş olduğunuz dersleri ve konuları, iş dünyası veya gerçek yaşamdaki olgularla örtüştürünüz, eşleştiriniz ve 5N1K yöntemi ile sorgulayınız. (5N1K = Ne? Ne zaman? Nerede? Nasıl? Neden? Kim?)
• Üniversiteye devam ederken, yaz aylarında mutlaka bir şirkette staj yapınız veya gönüllü olarak çalışınız. Okuduğunuz bölüm olmasa bile, her hangi bir sektörde yaz aylarında yapacağınız 1-2 aylık staj veya kısa süreli çalışmalar size çok şey katacaktır. Bu garsonluk, komilik veya fuar hostesliği bile olabilir. Hiç bir işi küçümsemeyiniz. Ancak çalıştığınız yerden bir referans mektubu almayı da unutmayınız. İleride CV’nize ekleyeceğiniz bu mektupları, mutlaka satj yaparken çekilmiş fotoğraflarla destekleyiniz. Staj yeri bulmak konusu bazen sıkıntılı olabilir, tanıdığınız işveren, yönetici veya profesyonel çalışanlardan yardım talep edebilirsiniz. İleride bir işyerine başvurduğunuzda, -göreceksiniz ki- iş yerleri genellikle üniversite hayatı boyunca, staj yapmış veya kısa süreli çalışmış olan kişileri tercih etmektedirler.
• Üniversitede bulunan kulüplere (Kariyer, Edebiyat, Sanat, Müzik, Fotoğraf, Gezi, Folklor, Spor Kulübü…vs.) üye olunuz. Buralarda aktif görev alınız ve başka bölümlerden öğrencilerle tanışınız. Bu kulüpler sayesinde iş dünyasından insanlarla tanışma şansını yakalayabilirsiniz ve onlarla iletişimizi sürdürünüz. (Böyle kulüplerden bir çok öğrenci ile tanışmıştım ve bazıları ile uzun yıllardır halen dostluğumuzu sürdürmekteyiz.)
• İsminiz, okuduğunuz bölüm, cep telefonunuz ve e-posta adresinizin basılı olduğu bir kartvizitiniz olsun. Bu kartvizit hep yanınızda olsun, tanıştığınız iş insanlarına mutlaka kartvizitinizi veriniz. Kartvizit vermek, kartvizit istemek demektir. İşte, size iletişimi başlatmanın en güzel yolu!
• Üniversite hayatı boyunca kendinizi sinema, tiyatro, sergi, müzik konserleri, iş dünyası ile ilgili konferanslarla besleyiniz. Her konuda az da olsa bir fikriniz olsun. Sonradan en çok ilginizi çeken konuya odaklayabilir ve o konuda uzmanlaşabilirsiniz. Bu konuda yıllar önce aramızdan göçen iş insanı Sakıp Sabancı’nın bir sözünü hatırlatmak isterim: “Herşeyin bir şeyini, bir şeyin herşeyini biliniz.” Üniversiteden mezun olduktan sonra, çalıştığınız alanların dışında, başka konulara zaman ayırmanız zor olabilir.
• Başarılı iş insanları veya akademisyenlere tanıştığınızda, birinin mentorunuz olmasını talep ediniz. Mentorluk kavramında, ilgili kişiden mentorluğu sizin talep etmeniz gerekmektedir. Mentorluk konusu oldukça uzundur, ne yazık ki, bu yazıda girme şansım yok, başka bir yazımda söz edebilirim. İlerideki iş yaşamınızda, çalışmış olduğunuz şirket, size bir koç atayabilir. (Mentorluk ve koçluk farklı uygulamalardır)
• İmkân bulursanız “Work and Travel” veya benzeri bir organizasyonla yurt dışında bir süreliğine hem çalışabilir, hem de seyahat edebilirsiniz. Böyle bir deneyim ufkunuzu çok geliştirecektir.
• “Erasmus” veya benzeri programlara başvurabilir, bir yıl veya bir dönem yurtdışındaki bir üniversiteye devam edebilirsiniz. Böyle bir program sayesinde, yurt dışındaki üniversiteleri de tanıma ve ders işleme yöntemlerini görme şansınız olacaktır. (Tabii ki her iki program için, akıcı yabancı dil bilgisi gereklidir.)
• Tanıdığınız diğer üniversitedeki arkadaşlarınızla iletişimizi sürdürünüz ve mümkünse ara sıra onların da derslerine “Misafir” öğrenci olarak giriniz. Hatta başka üniversitelerin kariyer günlerine, seminerlerine, iş insanlarının konferanslarına katılınız.
• Sosyal sorumluluk projelerini takip ediniz ve destek vermeye çalışınız. Bu projeler sayesinde çok fazla ve değişik insanlarla tanışma şansını yakalarsınız. İleri dönemlerdeki iş yaşamınınızda çevre edinmenin önemini fark edeceksiniz. Ayrıca sadece çevre edinmek için değil, ihtiyacı olan insanlara yardım etmenin insanı nasıl mutlu edeceğini de göreceksiniz.
• Eğer kendi okuduğunuz bölümde akademik kariyer yapacak veya mesleğinizde uzmanlaşmak isterseniz, kendi bölümünüzde yüksek lisans yapabilirsiniz. Ancak iş hayatında yükselmek veya girişimci olmak isterseniz, başka bir alanda yüksek lisans veya MBA (Master of Business Administration – İşletme Yüksek Lisans) yapmanız daha iyi olabilir. Örneğin makine mühendisliğinden mezun olan bir kişi, iş hayatını fabrikada üretim hattında değil, yönetimde sürdürmek istiyor ise, makine bölümünde yüksek lisans yapmak yerine, işletmede yüksek lisans yapması daha faydalı olacaktır. İşletme bölümünden mezun olan bir kişi de üzerine aynı konuda yüksek lisans yapmak yerine, psikoloji, sosyoloji veya lojistik yüksek lisansı yapması faydalı olur.
• Meslek Yüksek Okulu öğrencilerinin kendilerini DGS’ye hazırlamaları son derece önemlidir. Yüksek öğretime MYO ile başlayıp, daha sonra başka üniversitelerde çok başarılı olan kişilerle tanışma şansım oldu. Kariyer basamakları çalışkan öğrencilere her zaman açıktır.
• 10 yıl sonra bugünkü mesleklerin belki de %40 artık olmayacaktır; bu nedenle farklı iş alanlarında uzmanlaşmak çok faydalıdır. Bu nedenle günümüz iş dünyasını yakından takip edip, “Nish” (Sosyal medya yönetimi, dijital pazarlama, bilgisayar oyun yazılımı, tedarik zinciri yönetimi, aşçılık, AVM yöneticiliği, animasyon, MRP-ERP yazılımı ve kullanımı… vs. gibi) konuları yakalayarak, bu alanlarda açılan kurs veya sertifika programlarına devam etmek büyük bir avantaj olabilir.
• Çoğunlukla gençlerin kendi işini kurma hayalleri vardır. “Girişimcilik” başlı başına bir eğitim konusudur ve çok iyi hesap (Fizibilite) yapılmalıdır. Yeteri kadar hazır olmadan atılacak adımların sonu hüsran olabilir; hem zaman, hem nakit, hem itibar, hem de moral kaybına neden olabilir. O nedenle, girişim konusu ya da sektör çok iyi araştırılmalıdır. Eğer, bir mal veya hizmeti, rakiplerden daha farklı (İnovatif), daha uygun fiyatlı veya daha hızlı sunma şansınız yoksa, hiç girişimde bulunmamak daha doğru olabilir. Bunun için, bir süre profesyonel olarak çalışmak faydalıdır.
• Aile işiniz varsa ve mezun olduktan sonra aile işinize devam etmeyi düşünüyorsanız, onun öncesinde başka bir sektörde veya başka bir şirkette bir süre çalışmanız, kendi işinize daha çok katkı yapmanızı sağlayacaktır. Avrupa’da bir çok aile işletmelerinin çocukları, kendi işlerinin başına geçmeden önce başka şirketlerde görev yapmaktadırlar. Bu uygulama aile şirketlerinin kurumsallaşmasından tutun, yeni fikirlerin ya da uygulamaların getirilmesine kadar bir çok katkı sağlamaktadır.
• İş hayatına hazırlanmak tabii ki çok önemlidir, ama insani değerlerinizi kaybetmeyiniz. İnsanlar arasında dil, din, ırk, renk, mezhep, cinsiyet ayırımı yapmayınız. İnsanları olduğu gibi kabul ediniz. Hele globalleşen dünyada, yabancılarla çalışmaya ve yaşamaya alışmak zorunda olduğunuzu unutmayınız. Farklılığın ve çeşitliliğin getireceği sinerjiyi ve katma değeri biliniz. İnsanları hor görmeyiniz, her insana hak ettiği değeri veriniz ve her zaman kibar olmaya özen gösteriniz.
• Meslek dışında kişisel gelişiminize özen gösteriniz. Yazılı olan ve olmayan görgü, nezaket ve toplum kurallarını öğreniniz. Giyiminize ve kişisel bakımınıza özen gösteriniz. Asla kendinizi büyük, karşınızdakini küçük görmeyiniz. Hiçbir kapıyı arkanızdan sert kapatmayınız; hangi kapıyı bir kez daha çalmak zorunda kalacağınızı bilemezsiniz.
• En önemli ve değerli önerimi sona sakladım: Her zaman güleryüzlü olmayı bir ilke olarak kabul ediniz, ama gözlerinizin içi gülsün, asla yapmacık olmasın.

Ne yazık ki sınırlı olan bu yerde, önerilerimi de sınırlı olarak yazabilmekteyim. Eminim ki, benim aklıma gelmeyen öneriler veya değişen neslin de yeni fikirleri olacaktır. Bundan sonrasını da siz gençler araştırıp bulacağınızı düşünüyorum.

Bu haftaki yazımı, geçtiğimiz haftalarda yazmış olduğum yazıların devamı şeklinde değerlendirmenizi rica ederim.

İyi Pazarlar ?

2018/237

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir