SALI SOHBETİ – 19

BENİ GENÇLİĞİNE BENZETTİ

Ankara’ya yapacağım seyahat öncesi şirketteki toplantıda genel müdürüm bana: “Ankara’da zamanın en büyük depolarından birinin sahibi olan Müştak Beyi yemeğe davet et, iyi olur…” diye bir öneride bulundu.

Bölgeye gittiğimde normal rut programımı tamamladım, en sona da Müştak Bey’in deposunu bıraktım. Eskiden çok büyük deposu ve dağıtım ağı bulunan Müştak Bey, deponun ön tarafını perakende dükkan haline getirmişti. Toptancılığı ise, neredeyse sıfırlamıştı, ama yine de geleni gideni oluyordu. Bölgenin sevilen simalarından olan ve herkesle iyi diyaloglar kurmuş Müştak Bey, kendisine uğradığımda beni nazikçe karşıladı, çay ikram etti ve önce işimizi yaptık. Siparişlerini aldım, önceden sevk etmiş olduğumuz ürünlerin tahsilatını yaptım. Şimdi genel müdürümün önerisini yapmasam olmaz, Müştak Bey 55-56 yaşlarında, bense 26 yaşındaydım ve onu yemeğe davet edecektim. “Bu da görev…” diye düşünüp, kendisini akşam yemeğine davet ettim.

Biraz duraksadı; sanıyorum o da benim gibi bir acemiyle ne konuşacağını düşündü. Bizim şirketle iyi ilişkiler içinde olduğunu ve davetimi kabul etmemesi halinde, İstanbul’da kendisinin eskiden tanıdığı müdürlerime karşı ayıp olacağını aklından geçirmiş olmalı ki, bana “Eh; hadi bakalım, yemeğe çıkalım, sen de bana İstanbul’dan havadisler verirsin…” dedi.

Aslında kendinden yaşça epey küçük ve iş hayatına yeni başlamış sayılan biriyle yemeğe çıkması, onun alçak gönüllü yapısını gösterdi. Anadolu esnafı alçak gönüllü ve kibardır. Özellikle büyük şehirden ya da yurt dışından gelen kişilere hürmet ederler ve onlardan bir şeyler öğrenmeye gayret ederler. Misafirperver ve düşüncelidirler. O zamanlar internet olmadığından, ya da bu kadar çok yurt dışı veya şehirlerarası seyahatler yapılmadığından, piyasalar hakkında bilgileri büyük şehirlerden, özellikle İstanbul’dan gelen satış temsilcileri veya yöneticilerden almaya çalışırlardı. Şimdilerde ise, iyi eğitim görmüş, lisan bilen ve her türlü yeniliği takip eden ikinci nesil işin başına geçmiş durumda. Bazen bölgelerdeki toptancı ya da perakendecileri ziyarete gittiğimizde, kurmuş oldukları sistemlerle ilgili bilgiler verir ve bizleri çalışmalarına hayran bırakırlar. Bu da aslında Anadolu esnafının ne kadar yeniliğe açık olduğunu da göstermektedir.

Kış aylarında olduğumuz için hava erken kararmıştı, birlikte yürüyüş mesafesindeki bir restorana gittik. Karşılıklı oturduk, garson geldiğinde ne içeceğimizi sorduğunda Müştak Bey, “Bana rakı” diye cevap verince, ben de “Bana da kola…” dedim. Garson her ikimize de şöyle bir baktı, amma garip bir ikili diye düşünmüş olduğunu tahmin ediyorum. Biraz sonra mezeler geldi, Müştak Bey’le sohbete başladık. “Bana engin tecrübelerinizden faydalanmamı öğütlediler, kim bilir bu sektörde neler görmüşsünüzdür?…” diye konu açtım. O da sigarasından derin bir nefes çekerek, başladı anlatmaya. Biraz meze, biraz rakı, derken dili çözüldü, anlattıkça coştu, coştukça anlattı.

Sonra “Seni gençliğime benzetiyorum, ben de senin gibi, heyecanlı ve çok çalışkandım, seni takdir ediyorum…” dedi, teşekkür ettim; bu güzel bir iltifattı. Ben de kendisine “İleride sizin gibi başarılı bir iş adamı olmak isterim” diye karşılık verdim. Karşılıklı sohbetimiz devam ettikçe Müştak Bey rakıları peş peşe devirdi ve birazcık kafayı buldu, bense sadece kola içmeye devam ediyordum.

Artık yavaşça akşamın sonuna yaklaşırken, biraz da alkolün tesiriyle Müştak Bey iyice gevşedi ve bana “Gençliğimde çok hata yaptım çok… Senin anlayacağın ben gençliğimde eşektim, eşek…” demez mi?

Az önce beni gençliğine benzetmişti, ancak kafayı bulunca, bu kez gençliğinde eşek olduğunu söylemişti; ben de şaşırıp kalmıştım…

Devamı haftaya Salı günü…

19 Şubat 2019

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir