Pazar…Pazar… 2021/366

Pazar…Pazar…

TEDARİK ZİNCİRİNDE KAMÇI ETKİSİ

Günümüzde yaşadığımız Covid Pandemisi sürecinde, en çok önemsenen konuların başında çeşitli kısıtlamalara rağmen “Tedarik zincirinin aksamaması” yer almaktadır. Yani tüketicilerin başta gıda olmak üzere, temel ihtiyaç maddelerinin temininde bir sorun yaşanmaması hedeflenerek, sokağa çıkma kısıtlamasına rağmen, yakın mesafedeki tüketicilerin marketlere ve fırınlara gitmelerine izin verilmektedir.

Bilindiği gibi “Tedarik zinciri”nin son halkası tüketicilerin alış veriş yaptıkları perakende mağazalar, marketler veya dükkanlardır.

Söz konusu perakendecilere ürünlerin ulaşması için, bir çok işletme ve dağıtıcı bir zincir içinde rol üstlenmektedir. Yani bir ürün, tüketicinin evine gelene kadar, hammadde üreticisinden başlayıp, yarı mamul veya ambalaj üreticisi, bunları işleyerek bir araya getiren üretici işletme, distribütör, toptancı, yarı toptancı ve perakendeci olmak üzere bir tedarik zincirinden geçer.

Bir ürünün perakendecinin rafında veya dolabında bulunabilmesi için, söz konusu tedarik zincirinin uyum içinde çalışması ve aralarından tam zamanlı bir bilgi akışının olması gerekmektedir. Bir parantez açarak, özellikle buz dolaplarında bulunması gereken ürünler için “Soğuk dağıtım zincirin” işlevi; son kullanım tarihlerinin takip edilmesi gereken, günlük üretilen ve belirli bir zamanda tüketilmesi gereken ürünlerde ise tedarik zincirinin daha da önem kazandığını belirtmemiz gerekmektedir. Zira, herhangi bir aksilikte, bir yanda ürünlerin perakendecilerde bozulma riski, diğer yanda ise ürünlerin perakendecilerde eksik veya fazla bulunması, tüketicilerin son tüketim tarihleri geçmiş ürünleri satın almaları söz konusu olacaktır.

“Tedarik Zincirindeki Kamçı Etkisi” kavramı, ilk olarak ABD’li bilgisayar mühendisi ve sistem bilimcisi Jay Wright Forrester (1918-2016) tarafından Industrial Dynamics (1961) kitabında kullanılmıştır (1).

Bu kavram, tedarik zincirinin son halkası olan tüketicinin talebini veya olası taleplerini, karşılamaya çalışan perakendecinin, kendinden bir önceki halka olan toptancıdan ürünü talep etmesi, toptancının da söz konusu talepleri distribütöre iletmesi ve bu şekilde tedarik zincirinin sistematik bir şekilde birbirini tetikleyerek, siparişlerin oluşmasını ve üretilmesi aşamasında, gereksiz veya fazla üretim yapılarak, sistemin bozulması, fire ve kayıpların artması anlamına gelmektedir.

Örneğin, tüketicinin normal zamanda 1 paket olarak satın aldığı ürünleri, 3’er paket olarak almaya başlaması durumunda, talebin artacağını düşünen perakendecinin, toptancılara olan siparişini üçe katlayarak vermesi; toptancının da aynı şekilde distribütöre olan siparişlerini üçe katlayarak bildirmesi; distribürün de siparişlerini üretici fabrikaya üçe katlayarak vermesi; tüm zincirin içindeki siparişleri ve üretimi suni olarak artıracaktır. Çünkü tedarik zincirindeki tüm ticari işletmeler, müşterilerinin taleplerini karşılamak isteyeceklerdir ve talebin diğer perakendecilerde de artacağını düşüneceklerdir. Böyle bir tüketim söz konusu olmadığında, tüm tedarik zinciri içine ürünler stok fazlası olarak depo ve raflarda bulunmaya başlayacaktır.

Basit bir hesapla;

Tüketiciler 1 paket yerine 3 paket almaya başladığında,

Perakendeciler toptancılara 3 paket yerine 9 paket,

Toptancılar distribütörlere 9 paket yerine 27 paket,

Distribütörler ise üreticilere 27 paket yerine 243 paket sipariş vereceklerdir.

Görüldüğü gibi tüketicinin artan bir talebi, tüm tedarik zincirini tetikleyecek ve tüm zinciri her seferinde katlanarak harekete geçirecektir.

Bu durum aynı bir kırbacın veya kamçının şaklatılması gibi artan bir dalga ile büyüyerek devam edecektir. Grafiklerde bu durum aynı böyle bir etki ve dalgalanma gösterdiği için, “Tedarik Zincirinde Kamçı Etkisi” olarak ifade edilmektedir (2).

Özellikle günümüzde yaşadığımız hafta sonları getirilen kısıtlamalar, tüketicilerin ihtiyaçlarını temin edememe endişesi ile daha fazla alışveriş yapma eğilimine neden olmaktadır. Oysa bu talep her zaman gerçek alışverişe dönüşemeyebilir, ancak perakendeciler stoksuz kalmama endişesi ile tedarik zinciri içindeki siparişlerini artırmaktadırlar. Bu durum ürünlerin zamanında tüketilmemesinden dolayı firelere, stok maliyetlerinin artmasına, nakit akışını olumsuz yönde etkilemesine, dolayısı ticari kayıplara neden olmaktadır. Zamanında satın alınmayan ürünlerin raflardaki bozulma veya son tüketim tarihlerinin geçmesi de, tütecilerin sağlığını tehdit etmektedir.

Gerçek olmayan perakendeci taleplerinin olumsuz etkilerini gidermek açısından, üretici veya distribütörlerin aşağıdaki uygulamalara önem vermeleri kaçınılmazdır:

  • Tüm tedarik zinciri içinde etkili bilgi paylaşımı yapmak,
  • Perakendecilerle etkin iletişim kurarak, gerçek talebi ölçmek,
  • Stratejik iş birlikleri kurmak,
  • Satıcı stoklarını tam zamanlı izlemek,
  • Lojistik zincirinin takibini ve ölçülmesini yapmak,
  • Ürün akışının hızlı ve verimli olmasını sağlamak,
  • MRP (Materials Requirement Planning – Malzeme İhtiyaç Planlaması) programlarını verimli kullanmak,
  • Tam zamanlı (JIT – Just in Time) üretim planlaması yapmak,
  • Küçük miktarlarda, ancak sık aralıklarla üretimi organize etmek,
  • Perakendecilerde sistemi bozan (Ürün stoklarını artırıcı) teşvikleri azaltmak,
  • Gerekli bilgi akışı sağlanamadığında, geçmiş dönem verilerini değerlendirmek.

Gıda ve insan sağlığı ile direkt olarak ilgili olan her türlü ürünün, ihtiyaçlar doğrultusunda üretilmesi ve tüketilmesi, aynı zamanda toplumsal bir görev ve sorumluluktur.

Kaynakça

(1) Forrester, J.W., “Learning through System Dynamics as Preparation for the 21st Century, Keynote Address for Systems Thinking and Dynamic Modeling Conference for K-12 Education, June 27-29, 1994 at Concord Academy Concord MA USA.

(2) Ercan, Y., (2003) Mühendislik Sistemlerinin Modellenmesi ve Dinamiği, 2. Basım, Literatür Yayıncılık

İyi Pazarlar…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir