Pazar… Pazar…
Bizi kim yönetiyor?
MÖ 427 yılında Antik Yunanistan’da asil bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, Sokrates’in öğrencisi olup, Sokrates’le ilgili bilgilerin çoğunun yazdığı eserlerden edinilen ve MÖ 347 yılına kadar yaşamış, filozof, matematikçi ve batı dünyasının ilk yüksek öğretim kurumu olan Atina Akademisinin kurucusu ve asıl ismi Aristokles olan, Platon ya da bizde bilinen adı ile Eflatun, “Bu işi en iyi yapacak kişi yönetmelidir” demiştir.
Platon’a göre ideal devlet, kendisi gibi filozoflar tarafından yönetilen, devleti koruyan bir savaşçı sınıfı ile, üreticiliği ve becerisi ile ona hizmet eden bir sınıfın olduğu bir cumhuriyetti. Platon’un devlet anlayışında, her vatandaş kendi doğasına ve yeteneklerine uygun bir işe sahip olmalı ve herşeyin yolunda gitmesi için, yeni doğan bebekler ebevenynlerinden alınarak devlet tarafından yetiştirilmelidir.
1902 – 1982 yılları arasında yaşamış Avusturya kökenli Britanyalı felsefeci Karl Popper 2300 yıl sonra, yani 1945 yılında yayınladığı “Açık Toplum ve Düşmanları” isimli kitabında Platon’un teorisine radikal olarak karşı çıkmıştır. İdeal sistemin “En iyi olanın yönetmesi” değil, “Kötü yöneticilerden kurtulmaya olanak veren” bir sistemin olduğunu ifade etmiştir.
Tarih boyunca Kabile topluluğundan, Köleliğe…
Kölelikten, Teokrasiye…
Teokrasiden, Aristokrasiye…
Aristokrasiden, Demokrasiye geçen insanlığın en ideal yönetim sistemini bulduğunu ve bu temele dayanarak, gerektiğinde kendini yönetecek olanları seçtiğini, beğenmediği takdirde değiştireceğini kabul etmek gerekmektedir. Bu çağda, bu noktadan geriye dönüş söz konusu olmamalıdır.
Kaynakça
M. Krogeruz, R. Tschappleler, çev. İ. Şener, (2013) Değişim Kitabı, Pegasus Yayınları, İstanbul
İyi Pazarlar…
2017/170