Pazar…Pazar…
KURUMSAL STRES
İçinde yaşadığımız Koronavirüs hastalığı (COVID-19) salgını nedeniyle, insanların sağlığını koruma amaçlı alınan önlemler gereği, devlet tarafından bir takım kısıtlamalar getirilmekte, ekonomik destek paketleri açıklanmakta ve hemen hemen her mecrada öneriler ve tavsiyeler yayınlanmaktadır. TV’lerdeki açık oturumlarda konunun uzmanları tartışmakta ve halkı bilinçlendirmektedirler. O nedenle, bu konularda bilinen konuları tekrar yazmak istemiyorum.
Ancak, hepimizce bilindiği gibi, bu salgın nedeniyle, iş dünyası ve ekonomi de çok zor zamanlar yaşamaya başlamıştır. Elbette, bu dönem atlatılacaktır ve bana göre “Yeni bir dijital” Çağa geçilecektir. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünüyorum. Tüm sektörlerde, bugünlerde başlanan uygulamalar genişletilerek sürdürülecek ve her an yeni bir tehlike gelecekmişçesine, sürekli önlemler alınmaya devam edilecektir.
Kaçınılmaz olarak işletmelerin iş yapış biçimleri, iletişim sistemleri, çalışma ortamları, ticari ağlar ve üretim faaliyetleri değişecek, daha fazla dijitalleşecektir. Tekrar iş yaşamına geri dönüldüğünde, işverenleri ve çalışanları, “Stres” kavramı bekliyor olacaktır.
Bugünkü yazımda, sizlere “Kurumsal Stres”ten söz etmek istiyorum.
“Kurumsal Stres” kavramının ticari yaşamdaki değişimlerle ortaya çıktığı bilinmektedir. Modern iş dünyasında, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, 19. Yüzyılda yaşanan “Sanayi Devrimi” sonucunda, işlevlerinin bir kısmını makinelere devreden insanın, iş dünyasında sürekli sorunlarla karşılaşması da kaçınılmaz olmuştur. Böylece işin, insan üzerinde oluşturduğu baskı olarak tanımlanan “Kurumsal Stres” kavramı oluşmuştur.
Kurumsal Stresin nedenleri nelerdir?
1. Kurumsal Politikalar
Adaletsiz başarı değerlemeleri, ücret eşitsizlikleri, örgütsel kuralların katılığı, çelişkili yöntemler, iş gruplarını değiştirme, sık sık değiştirmeler, gerçekçi olmayan iş tanımları…vs.
2. Kurumun Yapısal Özellikleri
Formel örgüt yapısı ve informal iletişim kanallarının yokluğu, merkeziyetçilik ve kararlardan dışlanma, yükselme olanaklarının azlığı, aşırı formaliteler, yüksek derecede uzmanlaşma, örgütsel bölümlerin karşılıklı bağımlılığı, doğallığın eksikliği, yürütme ve danışma birimleri arasındaki çatışmalar…vs.
3. Fiziksel Koşullar
Kalabalık çalışma ortamları ve özel yaşamı önemsememe, aşırı gürültü, sıcak ya da soğuk çalışma ortamı, hava kirliliği, yetersiz aydınlatma ve iş kazaları…vs.
4. Kurumsal Süreçler
Yetersiz iletişim ve yetersiz bilgi, başarı düzeyi ile ilgili yetersiz geri bildirim, belirsiz ve çelişkili amaçlar, adaletsiz denetim, her türlü (Pozitif veya negatif) ayırımcılık, başarı değerlendirmesinin yanlış ve çelişkili olması…vs.
Bu unsurların beyaz yakalı çalışanlar başta olmak üzere, gri yakalılar, mavi yakalılar ve hatta pembe yakalılarda stres yarattığı ve bunun sonucunda kurumların aşağıdaki sonuçları yaşadığı veya gelecekte yaşayacaklarını ifade edebiliriz:
• Çalışanlarda verimsizlik,
• İşe gelmeme veya rapor alma sayısında artış,
• Verimsizliğe bağlı kâr düşüşü,
• Motivasyon kaybı,
• Çalışanlar arasında iletişim eksikliği ve çalışanlar arasında çatışmaların artması,
• Dedikodu ve söylentilerin yayılması,
• İşten ayrılmaların artması,
• Yeni başvuran kişi sayısında azalma, donanımlı kişileri kuruma dahil edememek,
• Üretimde hataların ve iş kazalarının artması,
• Çalışanların kuruma olan inançlarının azalması,
• Çalışanların iş hedeflerinden çok, kendi kariyer ve gelirlerine odaklanmaları,
• Kurumun iş ortakları ile işbirliğinin azalması,
• Tedarik zincirinin verimsizleşmesi,
• Kurumun itibar kaybetmesi,
• Kurumun ve marka değerinin azalması,
• Kurumun hedeflerinden uzaklaşması…vs.
Aslında tüm bunlara kurumlarda engel olmak ve hızla azaltmak mümkündür. Gelecek yazılarda, kurum içinde stres ortamını azaltacak önerileri yazacağım. Sonrasında ise, “Bireysel Stres” konusuna değineceğim.
İyi Pazarlar…