SALI SOHBETİ – 61

ROBERTO CARLOS

2005 yılında lansmanını yapmış olduğumuz XO erkek parfüm serisi, daha ilk yılında pazarda çok başarılı olmuş ve sadece bir yıl sonra pazar liderliğine kadar yükselmişti. Hemen ertesi yıl da XO bayan parfümlerini de çıkararak, seriye ekledik.

Erkek parfümlerinin lansmanı sırasında hazırlanan reklam filminde İlhan Mansız oynamıştı. Uzunca bir süre televizyonlarda reklam filmini gösterdikten sonra, yeni bir reklam filmi çekme gereksinimi doğmuştu.

Reklam ajansıyla yapılan bir dizi toplantıların ardından, o yıllarda Türkiye’de oynayan dünyaca ünlü futbolcu Roberto Carlos’a karar verildi.

Bu haber şirkette duyulunca, herkes inanılmaz derecede heyecanlandı. O gerçekten bir dünya futbol yıldızıydı ve bizim parfümlerin reklam filminde oynayacak olması, gerçekten bizim sektör için önemli bir olaydı. Bu haber kısa zamanda tüm distribütörler ve bayiler tarafından duyuldu; herkes bizim markamızı konuşmaya başladı.

O dönemde üniversitelere konuk konuşmacı olarak gittiğimde, sunumum sırasında parfüm reklamlarımızdan örnekler göstermekteydim. Sunumu izleyen öğrenciler, ilk olarak Beşiktaş’ta oynadıktan sonra reklam filmi çektiğimiz İlhan Mansız’la başlayıp, ardından Fenerbahçe’de oynayan Roberto Carlos’la devam ettiğimizi gördüklerinde, “Bundan sonra bir Galatasaraylı futbolcuyla reklam filmi çekmeyi düşünmüyor musunuz?” diye sorarlardı…

Reklam filmi için her türlü hazırlıklar yapıldı. Reklam filmi senaryosu üzerinde mutabık kaldıktan sonra kalan detaylar konuşuldu ve filmi çekmek için Beyoğlu’ndaki “Fransız Sokağı” olarak anılan ve gerçek ismi Cezayir Sokağı olan yer seçildi.

Çekim günü ajans yetkilileri, reklam filmini çekecek teknik ekip, yönetmen, filmde oynayacak mankenler ve tabii ki Roberto Carlos, Cezayir Sokağı’na gelmişlerdi.

Ben de ofisten iki büyük koli içinde parfüm numunelerimizi alıp, çekimin yapılacağı mekâna doğru hareket etmek istedim. O anda gözüm, şirkette birbirimize “Ortak” diye hitap ettiğimiz, Alix Avien Renkli Kozmetik serisinin pazarlama müdürü

Hilal Inan

‘a takıldı. Kendisi fanatik bir Fenerbahçe taraftarı olduğu için, onun da benimle birlikte film platosuna gelip, Roberto Carlos’la tanışmasının güzel bir anı olacağını düşünerek “Hadi ortak, sen de gel…” dedim.

Normalde mesai saatleri içinde iş dışında asla başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen Hilal Hanım, bu teklifimi duyar duymaz çantasını toplamaya başlamıştı bile. Roberto Carlos’a olan hayranlığı o an için ağır basmıştı.

Tepebaşı’ndaki otoparka arabayı park ettim. Hilal Hanım önde, ben arkada, kucağımda iki ağır koli, otoparkın merdivenlerinden çıktık. Hava hafif yağmurluydu. Otoparkın zemin seviyesine çıkan kapısından çıktığımızda, ben çoktan ter içinde kalmıştım.

Oradan da Cezayir Sokağı’na kadar oldukça uzun bir yol vardı ve ben o kolileri oraya kadar taşıyamayacaktım. “Ortak, bu kolileri nasıl taşıyacağız yahu?…” diye söylenirken, önümden elinde koli veya kasa taşımaya yarayan kollu el arabası olan mavi işçi tulumlu biri geçti.

Bir anda aklımda bir ışık yandı “Aman, bu adamı kaçırmayayım, kolileri Cezayir Sokağı’na kadar arabayla götürebilir” diye düşündüm ve adama seslenerek “Bakar mısın? Şu iki koliyi, elindeki arabayla Cezayir Sokağı’na kadar götürmemize yardım edebilir misin? Ücreti neyse, verebilirim…” dedim.

Adam durdu, biraz düşündü ve biraz ileride binanın girişinde duran adamı işaret ederek “Abi, müdürüme sormanız lazım…” dedi. Bu kez müdürün yanına giderek, elemanına bu iş için izin vermesini istedim.

Müdür çok konuşkan biri değildi ve “Kendi istiyorsa gidebilir” diyerek, son kararı elemanına bıraktı. “Yahu bu kadar basit bir iş için, amma nazlandılar” diye aklımdan geçirerek, tekrar mavi tulumlu adama dönüp, en vurucu teklifimi yaptım “Eğer bu kolileri oraya getirirsen, seni futbolcu Roberto Carlos’la tanıştırırım” dedim.

Adam bu teklifime kayıtsız kalamadı “Tamam abi” diyerek kolileri üst üste kollu el arabasına koydu ve üçümüz birden, filmin çekileceği mekâna doğru yürümeye başladık. Bu arada Hilal Hanım bana “Ya alemsin ortak, nereden aklına geldi, bunu söylemek” diyerek gülüyordu.

Cezayir Sokağı’nda çekimin yapılacağı yer dar bir aralıktı, girişi ve çıkışı kapatılmıştı. Işıklar kurulmuş, etrafta teknik ekip koşturuyordu. Meraklı kişiler de kapatılan bariyerlerin arkasından çekimi izlemeye çalışıyordu. Arada sırada yağmur yağdığı için, çekime ara veriliyordu.

Üçümüz birden Cezayir Sokağı’na geldiğimizde, kalabalığın arasından sıyrılarak, çekim yapılacak yerin ortasına doğru ilerledik. Elimizdeki kolileri ilgili kişilere teslim etmek istiyorduk, ne de olsa bu parfümler film çekiminde kullanılacaktı.

Çekim yapılacak yerin ortasında Roberto Carlos ve yanında tercümanı duruyordu. Etrafta ise ışıkçı, yönetmen yardımcısı, makyöz gibi bir sürü görevli insan vardı.

Ben yönetmen yardımcısını ararken, kolileri taşıyan mavi tulumlu adam da benim arkamdan, el arabasıyla platonun ortasına kadar gelmişti. Bir anda arkamı döndüğümde, mavi tulumlu adamın Roberto Carlos’la gayet samimi bir şekilde el sıkıştığını gördüm, hatta omzuna da elini koymuştu.

Roberto Carlos da gülümseyerek başını sallıyordu. Böyle bir şeyden dolayı, yönetmen bize fırçayı basabilirdi. Daha önceki deneyimlerimden, yönetmenlerin film setinde çok gergin olduklarını biliyordum. “Aman usta, bu kadar yeter, hadi sen kolileri kenara bırak da, işinin başına dön, müdürün seni bekler” diyerek, adamın cebine biraz para sıkıştırdım.

Roberto Carlos’la tanışmak için işini bırakarak gelen ortağım ise, onu görmekle yetinecekti. “Kime niyet, kime kısmet” diye düşündüm ve Hilal Hanıma “Boş ver ortak, senin vereceğin formayı daha sonra imzalatırım ona” dedim…

Roberto Carlos’la çektiğimiz reklam filmimizi izlemek isterseniz:

https://www.youtube.com/watch?v=7b027QK86t8

Devamı haftaya salı günü…

14 Temmuz 2020

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir