Pazar…Pazar… 2020/355

Pazar…Pazar…

SOSYAL ENTROPİ

Günümüzde yaşadığımız tüm olumsuzlukların kaynağı insandır. Amerikalı futurist Alvin Toffler (1928-2016) “Dünyayı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor?” isimli kitabında, şöyle yazmış: “Tarihteki tüm değişimler, savaşlar ve ilerlemeler, başarılar ve trajediler, -sıradan kişiler de dahil- kararları alan, tercihte bulunan insanlar tarafından yapılmaktadır.”

Kuşkusuz günümüzde yaşadığımız olumsuz olayların büyük bir çoğunluğunda insanların etkisi veya yanlış kararların sonuçları vardır. Hatta daha 2 gün önce yaşadığımız İzmir ve civarındaki depremde yaşadığımız can kayıplarının nedeni de, insanların yanlış yapılanma veya düşüncesizce inşa ettikleri binalar olmuştur. Bilindiği gibi, can kayıplarının nedeni deprem değil, hatalı yapılar olmuştur.

Dünyanın giderek daha kötüye ve olumsuz duruma doğru gittiği tartışılmaz bir gerçektir. Bir yanda insanlar toplumsal bunalımlar içinde varlıklarını sürdürmeye çalışırken, diğer yandan beklenmedik sağlık krizi (Covid Pandemisi), doğa felaketleri (Deprem, sel baskını, fırtına…), insanların neden olduğu kayıplar ve acılarla (Terör, savaş, göçler, mülteci akınları, yangın…) mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar.

Tüm bu olumsuzluklar yaşanmaya başlanınca, insanların olağan yaşam çizgileri değişmekte, alışkanlıklarından vazgeçmekte, hatta yeni ve daha farklı davranışlarda bulunmaya başlamaktadırlar. Tüm bu davranışlar bir bozulmanın işaretidir. Yani olması gereken normal bir durumdan, olumsuz bir duruma geçiş. İşte, sosyal yaşamdaki bu bozulma “Sosyal Entropi” olarak tanımlanmaktadır.

Bilindiği gibi, “Entropi” bir sistemin bozulması, dengenin kaybolması, karışıklık ve aksamaların belirmesi ve sonunda sistemin faaliyetlerinin durması yönündeki eğilimi ifade eder. (2)

Sosyal Entropi karşısında insanlar şu soruların cavaplarını aramaya başlarlar:

“Bütün bunlar neden oldu?”

“Bütün bunların anlamı nedir?”

“Bunların sorumlusu kimlerdir?”

“Bu olayların nedenleri nelerdir?”

“Bu olaylardan bir çıkış yolu var mıdır?”

“Nereye gidiyoruz?”

“Benim, ailemin, dostlarımın, memleketimin, başlarına neler gelecek?”

Herşey yolunda giderken ortaya pek çıkmayan bu sorular, yeni toplumsal düşünceler, yeni buluşlar, hareketler, köklü değişmeler veya devrimlerin oluşmasına neden olur. Zira bu sorular toplumdaki fikir liderlerini, düşünürleri, önderleri, bilim ve iş insanlarını sıkıştırır. Bu gelişmeler yeniden düzenleme, sorunları çözme, düzeni ve dengeyi yeniden kurma yolunda düşünmelere ve girişimlere yol açar. (3)

Entropi yasasından ilk kez 1856 yılında, yaşadığı dönemde “Fiziğin Başbakanı” olarak adlandırılan Alman fizyolog ve fizikçi Hermann von Helmhotz (1821-1894) söz etmiştir.

Entropi yasasının temel ilkeleri şöyle sıralanmaktadır:

  1. Doğada her şey yalnızca kullanılabilirden kullanılamayana dönüştürülebilir.
  2. Tarihsel gidiş düzenden düzensizliğe, varlıktan tükenişe, yaşamdan ölüme doğrudur.
  3. Her olayda entropi az veya çok hızla artar.
  4. Yeni çözümler, yeni sorunlar üretir; böylece, sorunlar birikimli olarak artar.

Toplumsal kurumların gelişimi de entropi sürecine tabidir. (4)

Belirli bir kültür veya uygarlığın gelişmesinin aşamalarında karşılaşılan her bunalım, denetimin merkezileştirilmesini artırarak ilerler. Ekonomik ve siyasal etkinliklerin birleştirilmesi ve merkezileştirilmeye yönelince, kültür veya uygarlık da çözülmeye ve çökmeye başlar.

Her yeni bunalım yeni bazı yasaların ve denetimin getirilip artırılmasına yol açar. Otorite giderek daha az sayıda kümelerin eline geçer. Gücün böyle az sayıda insanın elinde toplanması, sorunların çözümünü zorlaştırabilir. (5)

Sonuç olarak, dünyamızın giderek yaşanması daha zor bir hale gelmesine seyirci kalıp, sadece üzüntü ve duyguları ifade etmekle yetinmek entropinin durmasına yardımcı olmayacaktır.

Ancak “Negatif Entropi” ile, olumsuz durumlar düzeltilebilir. Yani yönetim ve sistemlerin kapalı olması yerine, açık olması, bunun sayesinde dışardan bilgi ve destek alınarak, çeşitli tedbirlerin uygulanması ile krizlerin azaltılması veya durması mümkün olabilir.

Kaynakça

(1) Toffler, A. (1997), Dünyayı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor? (Çev.: M. Çiftkaya), İz Yayıncılık, İstanbul.

(2) Güney, S. (2017), Yönetim ve Orgnizasyon El Kitabı. Nobel Yayınevi, Ankara.

(3) Bailey, D. K.(1990), Social Entropy Theory, State University Press, New York.

(4) Brozyna, J. (1997), “Absolute Limit in The Development of Civilization”, The International Journal of Systems and Cybernetics, 26, s. 207-216.

(5) Rıfkın, J. ve T. Howard, (2001), Entropi: Dünyaya Yeni Bir Bakış (Çev.: H.Onay), İz Yayıncılık, İstanbul.

İyi Pazarlar…

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir