Pazar…Pazar… 2019/287

Pazar…Pazar…

BİLGİYİ KULLANMAK

Geçen haftaki yazımı “Bilgi stratejik bir kaynaktır” cümlesi ile bitirmiştim. Ancak, bilgi tek başına bir değer ifade etmemektedir. Eğer sadece bilgi, tek başına bir değer ifade etseydi, dünyanın en zengin insanları, bilim insanları olurdu. Oysa dünyanın en zengin insanları bilim insanları değil, iş insanları. Yani bilgiyi alıp, kullanan insanlar.

Bilgi sahibi olmak için veri toplamak gerekmektedir.

Peki, veri nedir? Enformasyon nedir? Bilgi nedir? Üçü aynı şeyler midir? Üçü de birbirinden farklı kavramlardır.

Veri, ham gerçeklerdir; başka bir tanımla, henüz yorumlanmamış sembollerdir. Herhangi bir sorunun çözümünde tek başına yeterli değildir. Yani, işletme içinden aldığınız müşteri listesi, muhasebe kayıtları, satış rakamları, harcama tutarları, üretim ve sevkiyat miktarları, personel listesi ve buna benzer tüm kayıtlar; işletme dışından topladığınız araştırma sonuçları, nüfus sayımları, gelir dağılım oranları, nüfus büyüme hızı, kentleşme oranı, okur-yazar sayısı ve buna benzer listeler sadece ham gerçeklerdir. Sadece buna benzer verilerle durumu anlamak ve analiz yapmak mümkün değildir.

Enformasyon, verilerin işlenmiş halidir; yapılandırılmış, açık, basit ve nettir. Yani, verilerin sınıflandırılması, bölümlere ayrılması, ayrı ayrı değerlendirmek üzere birbirinden farklı listelerin oluşturulması, oranların konması, analiz edilmesi, hesaplanması, gerekirse düzeltilmesidir. Özetle, verilerin kullanılır hale getirilmesidir.

Bilgi ise, kullanılabilir enformasyondur. Tahminlerde bulunmamıza, sebep sonuç ilişkisi kurmamıza, planlama yapmamıza ve strateji üretmemizi sağlar. Bilgileri kullanarak, birçok aksiyon alınabilir, kararlar verilebilir, yeni yatırımlar yapılabilir veya strateji değişikliği yapılabilir.

Burada iki türlü bilginin de olduğunu belirtmekte yarar var; ilki “Örtülü Bilgi”dir. Çoğunlukla kişisel deneyime, öngörüye dayanır. Çalışanlar örtük bilgiyi ifade etmekte zorlanırlar, çünkü bu onların kişisel sezgilerinin veya daha önce benzer durumda yaşadıkları ve çözümledikleri durumların benzerleridir. Örtülü bilginin açığa çıkması ve diğer çalışanlar tarafından da bilinmesi, işletmenin gücünü arttıracaktır.

“Örtülü Bilgi” teknolojinin kullanımı ile “Açık Bilgi”ye dönüşebilir ve bunun yapılması sağlanmalıdır, çünkü deneyimlerin iş süreçlerine yansıması kalitenin artmasını sağlar. “Açık Bilgi” ise, işletme tarafından bir araya getirilerek, çalışanlara sunulan metin, tablo, grafik, yazılı iş hedefleri, misyon ve vizyonlar gibi bilgilerdir. Teknolojinin yardımı ile hızlı bir şekilde iletilmesi ve bu bilgiden yararlanması gereken diğer çalışanların kullanımına açık olmalıdır.

Bilgi yönetimi, yönetici ve çalışanların bilgilerin içselleştirilmesi, sürekli kullanılır hale gelmesi, mutlaka başvurulması gereken bir kaynak olarak görülmesi, sonuçta işletmenin en önemli kaynağını verimli ve etkin bir şekilde kullanmaktır. Çalışanların kişisel fikir veya duygularından yola çıkarak, yeteri kadar bilgiye dayanmayan fikirlerle kararlar almasını veya uygulamalar yapmasını engeller.

Çok bilinen bir örnekle biraz daha açıklamakta fayda görmekteyim:

Dünya Futbol Şampiyonasının final maçında iki finalist takım henüz yenişememiştir ve maç berabere devam etmektedir. Maçın son anları geldiğinde, bir penaltı kazanılır. Belki de bu penaltı vuruşu şampiyonu belirleyecektir. Penaltı vuruşunu yapacak oyuncu noktasına gitmeden önce, takımın istatistiklerini tutan yardımcı antrenörü oyuncunun yanına gelerek, kulağına “Kaleci böyle maçlarda hep sağa atlıyor” diye bir bilgi verir, çünkü yıllardır topladığı kaleci ile ilgili verileri sınıflandırmış, analiz etmiş ve kalecinin böyle önemli maçlarda atılan penaltılarda büyük bir çoğunlukla sağ tarafa atladığını tespit etmiştir. İşte, yardımcı antrenörün penaltıyı atacak oyuncuca verdiği bilginin kaynağı budur. Bu bilgiyi alan oyuncu ise, bu bilgiyi kullanır ve vuruşu kalecinin soluna doğru yapar.

İşletmelerin de yapacakları hamlelere karar verirken, bilgiye gereksinim duymaları işte bu nedendendir.

Gelecekte daha fazla insan çalıştıran işletmeler değil, daha çok bilgiye sahip olan ve bu bilgileri doğru yerde ve zamanda kullanan, yani bilgiyi içselleştiren işletmeler başarılı olacaklardır.

İyi Pazarlar…

2019/287

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir