Pazar… Pazar…
YENİ LİDERLİK YAKLAŞIMI 8
Bu mini yazı dizisine, iş dünyasında 1960-70’lerden sonra günümüze kadar oluşan liderlik anlayışları ile başlamıştım. İlk olarak Durumsal Liderlik (Situational Leadership), ardından Hizmetkâr Liderlik (Servant Leadership), Sistemsel Liderlik (Systems Leadership), Koçvari Liderlik (Coaching Leadership), Otantik Liderlik (Authentic Leadership) ve Paylaşılan Liderlik (Shared Leadership) teorilerini yazmıştım. Bu hafta ise sonrasında oluşan liderlik kavramı ile devam edeceğim.
7. Pozitif Liderlik (Positive Leadership)
Kim Cameron’un 2008 yılında ortaya attığı Pozitif Liderlik, geleneksel liderlik yaklaşımlarından ayrılarak negatifin (Hatalar, eksiklikler, zayıflıklar) analizine odaklanmak yerine, güçlü yönleri, olumlu duyguları, erdemli davranışları ve örgütsel anlam üretimini merkeze alır.
Cameron bu yaklaşımı “Pozitif sapma (positively deviant performance)” kavramıyla ilişkilendirir; yani olağan beklentilerin çok ötesinde performans göstermeyi hedefleyen süreçler.
Cameron’a göre, liderler yalnızca sorunları çözmekle kalmamalı, aynı zamanda örgütte “Canlılık, iyileşme, gelişme ve çiçeklenme (flourishing)” sağlayacak bir ortam yaratmalıdır. Ayrıca “Pozitif ilişkisel enerji (Positive relational energy)” kavramını vurgular; liderin iletişiminde ve etkileşimlerinde yarattığı pozitif enerji, takipçilerin performansını, iyilik halini ve bağlılığını artırabilir.
Pozitif liderlik modeli Cameron tarafından dört temel strateji üzerine oturtulmuştur:
Pozitif İklim (Positive Climate / Enabling Positive Climate)
Pozitif iklim, örgütte olumlu duyguların (Güven, bağlılık, iyimserlik, şefkat) baskın olduğu ortamı ifade eder. Cameron’a göre, olumlu iklim örgütlerde karar alma, yaratıcılık, üretkenlik, sosyal entegrasyon gibi süreçleri destekler.
Pozitif İlişkiler (Positive Relationships / Enabling Positive Relationships)
Örgüt içindeki kişiler arasında destekleyici, güvene dayalı, enerji veren ilişkilerin kurulması esastır. Liderler bu ilişkilerin oluşmasını teşvik eder; “Pozitif enerji ağları (Energy networks)” kurar ve yüksek enerjili bireyleri etkileşim noktalarına yerleştirir.
Pozitif İletişim (Positive Communication / Enabling Positive Communication)
Olumlu liderlik yaklaşımında, olumsuz ve eleştirel dilin yerine destekleyici, takdir eden, yapıcı dil kullanımı gelir. Cameron, “Reflected Best-Self Feedback” (Kendine En İyi Ben Geribildirimi) yöntemi ile bireylerin güçlü yanlarını görünür kılmayı ve “Destekleyici iletişim” tekniklerini kullanmayı önerir.
Pozitif Anlam (Positive Meaning / Enabling Positive Meaning)
İnsanlar yaptıkları işte derin bir anlam, değer ve katkı hissi bulduklarında daha motive olur, bağlılıkları artar. Cameron, liderlerin çalışanlara yaptıkları işin daha geniş etkiye nasıl bağlandığını göstermesini önerir.
Bu stratejiler birbiriyle etkileşim halindedir; bir stratejinin güçlenmesi diğerlerini de destekler.
Cameron, bu dört stratejiyi örgüte yaygınlaştırmak için “Kişisel Yönetim Görüşmeleri (Personal Management Interview – PMI)” gibi süreçlerden yararlanır. Bu süreç, liderin çalışanlarla düzenli görüşmeler yaparak güçlü yönler, gelişim fırsatları ve anlam bağları üzerine diyalog geliştirmesini içerir. Ayrıca, “Reflected Best-Self Exercise / Feedback” gibi araçlarla bireylerin çevrelerinden aldıkları olumlu geribildirimlerle kendi güçlü yönlerini tanımaları sağlanır.
Gelecek hafta, iş dünyasında 1960-70’lerden sonra günümüze kadar oluşan liderlik anlayışları ile devam edeceğim.
Bu mini yazı dizisinin son bölümünde ise, Dördüncü Sanayi Devrimiyle birlikte 2025’ten sonra geçerli olabilecek “Yeni Dönem” liderlik davranışlarının küçük bir öngörüsünü yazacağım.
Kaynakça
Cameron, K. S. (2008). Positive Leadership: Strategies for Extraordinary Performance. Berrett-Koehler.
İyi Pazarlar…