Pazar… Pazar…
Hafta içinde oğluma bu yıl okuması gereken Türkçe kitapları aldım.
Murathan Mungan’dan “Büyümenin Türkçe Tarihi”, Nazım Hikmet’ten “Memleketimden İnsan Manzaraları”, Cemal Süreyya’dan “Sevda Sözleri”, Sabahattin Ali’den “Kuyucaklı Yusuf”, Emrah Serbes’ten “Her Temas İz Bırakır”, Haldun Taner’den “Keşanlı Ali Destanı”, “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” ve “Yalıda Sabah”!
Hayatımızın bir kısmı neredeyse sanal bir ortama taşındı. SMS’ler, E-postalar, WhatsApp, Facebook, Twitter, Instagram….vs. yüzünden Türkçe’mizi doğru dürüst kullanmıyoruz. Kısaltmalar, yabancı veya türetilmiş sözcükler günlük konuşmamıza girdi. Yeni kuşak, yabancı bir lisanı öğrenmeye gayret ederken, Türkçe’mizden uzaklaşmış durumda. Belki de gelecek kuşaklar hiç anlayamayacağız, türetilmiş bir dil kullanacaklar. Dedem hayatta olup, oğlumla karşılaşmış olsaydı tahminen birbirlerini anlamakta zorluk çekeceklerdi…
Türk Dil Kurumu’ndan yapılan açıklamaya göre,1945’te çıkarılan sözlükte 20.000 kelime varken, 1998’de çıkarılan sözlükte 75.000, 2005 yılında çıkarılan sözlükte ise 110.000’den fazla sözcük bulunmaktadır. Oysa yapılan genel tespitlere göre, insanlarımız günlük 200-500 kelime ile konuşmaktadırlar.
Dilimizdeki tehlikeyi görüyor musunuz? Türkçe’miz hem hızla yabancılaşıyor, hem de kullandığımız kelime sayısı azalıyor….
Her ne kadar oğlum ve eminim ki birçok okul arkadaşı bu durumdan pek memnun olmasalar da, öğrencilerine bu değerli Türkçe eserleri okuma zorunluluğu getiren ve bunu başarı notu olarak değerlendirecek yöneticilerle öğretmenleri yürekten kutluyorum!
İyi Pazarlar
2014/36