Pazar… Pazar…
Geçtiğimiz haftalarda “Kültürlü İnsan”dan söz edince, bir pazar sabahı da biraz “İyi İnsan”ı anlatırım diye düşünmüştüm. Dün sosyal medyada ekte paylaştığım videoyu izlediğimde, çok duygulandım, gözlerim doldu ve bu Pazar sabahı bu konuda düşündüklerimi sözcüklere aktarmak istedim.
Çevremize şöyle bir baktığımızda, yardıma veya desteğe ihtiyacı olan yüzlerce insan görebiliriz. Tüm insanlara yardım etmek tabii ki mümkün değil, ama sadece bir kişiye bile yardım ederek, onu hayata bağlamak ve sonrasında bir “İyilik Zinciri” başlatmamız mümkündür. Kendisine hiçbir karşılık beklemeden yapılan yardımı alan bir kişinin, günün birinde gücü yettiğinde kendisinin de ihtiyacı olan birine yardım edeceğini düşünebiliriz.
Maddi imkânları kısıtlı bir öğrenciye, destek sağlamak en değerli yardımlardan biridir. Okul için gerekli kitap, defter veya giysisi olmayan çocukların, bu ihtiyaçlarını karşılamaktan tutun, üniversiteyi kazanan fakir bir ailenin çocuğuna bir bilgisayar almaya kadar yapılacak çok yardım olabilir. Tabii, burada hüner bunu yaparken, doğru aile veya çocuğu seçmek ve bu yardımı asla kişileri incitmeden yapmaktır.
Maddi yardımda bulunamayacak durumda olan, ancak yine de yoksul öğrencilere yardımda bulunmak isteyen kişilerin de, bildiklerini öğretmek (İngilizce, matematik vs. gibi bir ders) veya bir hafta sonu da olsa onlara moral kazandırmak için bir tiyatro, bir konser bileti almak gibi yapacakları bir şey mutlaka vardır.
Evinde tek başına yaşayan yaşlılar ve hastalar için de yapılabilecek çok şey var. Bilmedikleri bazı konularda ön ayak olmak ve belediyelerin bazı hizmetlerinden istifade etmelerini sağlamak veya bu tür kişilere destek olmak amacı ile kurulmuş dernek veya kuruluşları harekete geçirmek gibi bir çok girişim yapılabilir.
İnsanlar için yapılabilecek çok fazla yardımdan söz edilebilir. Ancak ya çevremizde yaşayan hayvan dostlarımız? Onlara ne yapılabilir? Hemen hemen herkesin sokağında kedi veya köpekler vardır. Bunları soğuk mevsimlere barınabilmeleri için bir kutu veya kulübecik sağlamak, önlerine biraz mama koymak ne kadar zaman alabilir veya ne kadar maddi bir külfet getirebilir ki? Hele yazın sıcağında susuz kalmamaları için sokağın bir köşesine içi su dolu bir tas koymak ve bunu boşaldığında doldurmak çok mu zor? Belediyeye başvurup, aşılarını yaptırmak, hasta olanları veterinere götürmek bizleri çok mu yorar? Yaralanan bir köpeği hayvan barınağına kadar götüren, onun tekrar sağlığına kavuşması için gayret eden bir çok kişi tanıyorum.
Peki, çevremizde tek tük kalabilmiş ağaçlar ve çiçeklere neler yapılabilir? Belediyenin bu ağaçları mevsiminde budadığını biliyoruz. Ancak sadece budamak bir ağacın ayakta kalabilmesi için yeterli midir? Bu ağaçların veya bitkilerin zarar görmemesi için korumak, zarar vermeye çalışanlara engel olmak gerekmez mi?
İşte, “İyilik” dediğimiz kavram, insanların yüreğinden gelen ve çevresine hiçbir karşılık veya takdir beklemeden yapacakları bir şeydir. Zaten bir “İyilik” vereni mağrur, alanı da mahcup etmemelidir. “İyilik” yapılır ve unutulur. Ancak yapılan iyiliğin tek karşılığı, yapanın akşam yatağına yatıp, başını yastığa koyduğunda duyduğu iç huzurdur.
Bence “İyi İnsan”, var oluşunun sorumluluklarını kavramış, bu dünyada sadece kendisi veya yakın çevresi için yaşamayan insanlardır. “Sosyal Sorumluluk” bilincinin her insanın sahip olması gereken bir farkındalık olması gerektiğini düşünüyorum…
Kültürlü insanın toplum içindeki davranışları, nasıl ki onun zerafetini ve kibarlığını ortaya koyuyor ise, “İyi İnsan”ın da yaptıkları onun yaşadığı dünyaya duyduğu saygı ve sevgiyi gösterir. Kültürlü insanla, iyi insanı birbirinden ayırıyorum. Her kültürlü insan, iyi insan olmayabilir, tersi de aynı şekilde. Ancak hem kültürlü, hem de iyi insan olanlar topluma ışık saçan “Değerli insanlar”dır.
Dilerim ki toplumumuzda “Değerli insanlar” çoğalır ve ışıkları her yana yayılır…
İyi Pazarlar…
2016/151
Dünyanın En Süper Öğretmeni 🙂 (mutlaka izleyin)İyi ki böyle Öğretmenler var…
Öğretmenler paylaştı: 2 Aralık 2016 Cuma