SALI SOHBETİ – 2

SALI SOHBETİ – 2

GİRİŞ

“Satıcı olunmaz; satıcı doğulur” derler. Kısmen doğrudur, ama zamanla kendini geliştirerek çok başarılı olan satıcılar gördüm. Günümüzde teknik bilgiden yoksun satıcıların, müşterileri tarafından ciddiye alınmadığını, hatta kendilerine bu satıcıların servis vermelerinin istenmediğini biliyoruz. Bu nedenle satıcıların, sattıkları ürünle ilgili çok detaylı bilgi sahibi olmalarında fayda vardır. Burada tabii ki yöneticilere de sorumluluklar düşmektedir, onlar da satış veya pazarlamada çalışan elemanlarına gerekli bilgi ve eğitimi vermeliler.

Ben satışla ilgili hiçbir eğitim almadan kendimi satış işinin içinde buldum. Zamanında görüştüğüm müşterilerin çoğu teknik veya pazar bilgilerinden yoksundu, bu nedenle benim deneyimsizliğimi ve teknik bilgilerden eksik olmamı fark etmemişlerdi. Ama yine de ne kadar eksik bilgilere sahip olduğumun farkına vardım ve bilinçli müşterilerimin karşısında zor duruma düşmemek için elimden geldiği kadar satmış olduğum ürünler hakkında bilgi toplamaya başladım. 1985 yılında profesyonel iş hayatıma başladığımda, bu bilgileri toplayacak kaynak da sınırlıydı. İnternet mi? Hayalini bile kuramazdık, böyle bir şey olmadığı gibi, çalıştığım şirkete ilk defa faks makinesi alındığında, hayretler içinde kalmıştık. Televizyonun tek kanallı ve siyah beyaz yayın yaptığı dönemde, her hafta tüm ülke tarafından merakla takip edilen Kaçak isimli televizyon serisinin bir bölümünde bir eyaletin polisi, diğer eyaletin polis merkezine dizinin kahramanı Dr. Richard Kimble’ın fotoğrafını bir cihazdan göndermişti. Karşı polis merkezinin de bunu fotoğraf halinde makineden aldığını gördüğümde, bunun sadece filmlere özgü bir hayali makine olduğunu düşünmüştüm. Tabii ki, bunu düşünmeme Atılgan dizisinde ışınlanarak bir yere giden Kaptan Kirk ve adamlarının da etkisi vardı. “Işınlanmak” diye bir şey olabilir miydi? Hatta bu cihaz bir gün gerçekten yapılsa bile, Türkiye’ye getirildiğinde kimsenin kolay kolay ışınlanmayı istemeyeceğini arkadaşlarıma anlatıp dalga geçiyordum, çünkü “Allah göstermesin” tam ışınlanırken elektrikler kesilse, bir daha bir araya toplanamayız diye espriler yapıyordum. Artık ışınlanma makinesini yapsalar, inanın o faks makinesini ilk defa gördüğüm gibi şaşırmam.

Satış ve pazarlamayla ilgili kitapların çok çok sınırlı olduğu ve de internetin olmadığı bir dönemde bu işlere başladım. Kendimi geliştirmek için bulabildiğim en değerli kaynaklar yabancı moda dergileri oldu; çünkü Türkiye’de 1985 yılında ithalat serbestleştirildi ve yabancı kozmetik markaları ülkemize gelmeye başladı; aynı yıl ben de profesyonel iş hayatıma bir kozmetik şirketinde başlamıştım. Türkiye, kozmetikle yeni yeni tanışmaya başlamıştı, aynı benim gibi… Tabii ki, o dönemde yurt dışına gidip gelenler –ki o yıllarda iki yılda bir yurt dışına çıkış izni vardı– kozmetik dünyasını ve kozmetik markalarını çok iyi tanıyorlardı. Ama ülke genelinde şampuan kullanım oranı bile çok düşüktü.

Aynı yıllarda “pazarlama” üniversitelerde okutulduğu halde, pazarlamanın tam olarak tanımı ilk defa Amerikan Pazarlama Derneği tarafından 1984 yılında yapılmıştı. Türkiye için kozmetik sektörü de, pazarlama kavramı da yeniydi ve ben iş hayatıma ürün müdürü olarak başladım. En azından ben öyle sanıyordum, o dönemde yaptığım işin “pazarlama” olduğunu söylemek, şimdiki pazarlamacılara haksızlık olur.

Eğer bir konuya kabiliyetiniz varsa ve bu konuda bir girişim yapma şansınız olmamışsa –inanın– günün birinde o ortaya çıkar ve siz de kendinizi o işi yaparken bulabilirsiniz. Hani bir söz vardır, “Adam olacak çocuk, kakasından belli olur” diye, işte ileride ne olacağınız, aslında çocukluğunuzda yapınıza yerleşmektedir. Ailesinin yönlendirmesi ile çok küçük yaşta babasının ya da ailesinin yanında ticarete ya da üretime atılan bir çocuğun, ileri yaşlarda bu işlerde ilerlemesi kaçınılmaz. Kitabımın ilk hikayesi de çocukluk yıllarımdan başlıyor. O yaşlarda bile benim ve kardeşlerimin, kendi yapımızın farkında oluşumuzun ve ileride yapacağımız işlerin, benzerlerini oyun olarak oynadığımızı yıllar sonra fark edecektik.

Devamı haftaya Salı günü…

23 Ekim 2018

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir