SALI SOHBETİ – 48

DÜSSELDORF FUARI

Almanya’nın Düsseldorf şehrinde perakende mağazalar için dekorasyon, tanzim ve teşhir üniteleriyle ilgili bir fuar vardı. Bu fuara genel müdürüm Selçuk Beyle birlikte gitmek üzere Düsseldorf’a hareket ettik. İnanılmaz büyük bir alana kurulmuş, dünyanın her yerinden gelen üreticilerin katıldığı bir fuardı. Fuar ziyaretçileri de yine çeşitli ülkelerden gelmiş perakende mağazacılık yapan şirketlerin yöneticileri veya girişimcilerdi.

Mağazalar için komple dekorasyon, ışıklandırma, banko ve raf sistemleri, alışveriş arabaları, vitrin mankenleri gibi malzemelerin yanında, perakende sistemlerini yönetmek için bilgisayar programları veya buna benzer hizmetler de ziyaretçilere sunuluyordu.

Hangi meslekten olursanız olun, mutlaka sektörünüzdeki gelişmeleri yakından takip etmek zorundasınız. Günümüzde internet sayesinde bu gelişmeleri çok daha iyi takip etmek, hatta birçok yeniliği video görüntülerle görmek mümkündür. Yine de fuarlarda canlı olarak görmek insana daha çok fikir veriyor. Son yıllarda fuarlara olan ilginin azaldığını görmekteyiz, ancak ben hâlâ buralarda şirket yetkilileriyle tanışma fırsatı bulmanın ve karşılıklı görüşmenin çok faydalı olduğuna inanıyorum. İnternet üzerinden yapılan temaslar da sonuç vermektedir, ama bir fuarda bir şirket yetkilisiyle tanıştığınızda, iletişimin çok daha verimli ve hızlı gelişmesini birçok defa bizzat yaşadım.

İki gün dolaştığımız bu fuarda Karaca mağazalarımız için değişik teşhir üniteleri bakmış ve yeni konsept mağazacılık tasarımları konusunda epey fikir sahibi olmuştuk.

Dönüş günü geldiğinde Düsseldorf havaalanına gittik ve Türk Hava Yolları’nın İstanbul uçağı için biniş kartlarımızı aldık. Birer kahve içtikten sonra uçağa bindik ve bir süre sonra uçak kalkışa geçti. Yaklaşık 20 dakika kadar havada gittikten sonra, pilot bir anons yaparak, teknik bir sorun olduğunu ve tekrar Düsseldorf’a geri döneceğimizi bildirdi.

Uçakta derin bir sessizlik oldu ve uçak geriye dönerek inişe geçti. Uçak havaalanına indikten sonra, kapılar açıldı ve hepimizi terminaldeki bir bekleme salonuna aldılar. Ancak salonda beklememiz biraz uzun sürünce, yabancı yolcular dahil hepimiz söylenmeye başladık. Yaklaşık bir saat bekledikten sonra bizi tekrar uçağa aldılar ve küçük bir teknik sorundan dolayı bizi beklettikleri için özür diledikten sonra, artık bir sorunun kalmadığını İstanbul’a uçacaklarını anons ettiler.

Tekrar kalkıştan sonra yaklaşık yarım saat daha uçtuktan sonra, pilot “Sayın yolcularımız, maalesef teknik sorun devam ediyor, bu şartlarda İstanbul’a kadar uçma riskini göze alamıyorum, tekrar Düsseldorf’a dönüp, teknik arızayı gidermeye çalışacağız” diye anons yaptı ve tekrar dönüşe geçtik.

Bu kez uçaktaki tüm yolcular konuşmaya başladı. Sinirli ifadelerde bulunan, korkan veya bu duruma gülen yolcular vardı. Uçak tekrar havaalanına indiğinde bu kez kapıları açmadılar. Uçağın içinde bekletmeye başladılar ve zemindeki teknik ekibin uçağın altına geldiklerini ve birtakım kontroller yaptıklarını uçaktan izlemeye başladık. Fakat bir kısım yabancı yolcular “Biz uçaktan inmek istiyoruz” diyerek, kapılara yöneldiler. Bunun üzerine pilot bir anons daha yaparak “Sayın yolcularımız, gerçekten çok küçük bir teknik arızaymış, halledildi ve artık sorunsuzca İstanbul’a uçabiliriz, ancak inmek isteyen yolcularımız inebilir, kalan yolcularla biz devam edeceğiz” dedi. Ancak daha bu anons tamamlanmadan, hemen hemen tüm yabancı yolcular uçaktan indiler.

Selçuk Bey de bana dönerek “Hakan, biz de inelim, bu uçağın İstanbul’a gideceğinden pek emin değilim” deyince, ikimiz de yerlerimizden kalkarak uçaktan indik.

Aynı uçakta bulunan ve aynı gruba ait şirketlerden birinin genel müdürü Hilmi Bey ve Şebnem Hanım da uçaktaydı. Selçuk Beyle yakından tanışıyorlardı ve hep birlikte uçaktan indik. Bizimle birlikte epey yolcu uçaktan indi ve doğruca Türk Hava Yolları’nın kontuarına gittik. Herkes elindeki bileti uzatarak, ertesi gün gidecek uçağa yerini rezerve ettirmek istiyordu.

Kontuarda iki Türk görevli vardı ve ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Her bileti uzatana, ertesi sabah kalkacak uçak için rezervasyon numarası veriyorlardı. Biz de biletlerimizi uzattığımızda, bize de aynı şekilde rezervasyon numarası ve bir kağıt verdiler.

Bu kadar çok yolcuya yer vermeleri ve zaten uçağın kendi yolcusunun da olacağını düşündüğümde, görevliye “Bu kadar çok yolcuya biniş kartı verdiniz, hepimiz birden bu uçağa sığabilecek miyiz, açıkta kalmayalım?” diye sordum.

Bunun üzerine görevli memur bana “Merak etmeyin, büyük uçak gelecek…” dedi.

Ertesi sabah uçmak zorunda kaldığımız için, uçak şirketinin bize otel de ayarlaması gerekiyordu. Bunu görevliye sorduğumda bana “Birazdan, otelleri arayıp, yer bulmaya çalışacağım…” dedi. Düsseldorf’ta bir fuar biter ve bir fuar başlar. Otellerde yer bulmak bir mucizedir, üstelik havayolu şirketinin anlaşma yaptığı bir otel de yoktu. Görevliye “Sizin otel arayıp bulmanız zor olacak, biz dört kişiyiz, kendi otelimizi ayarlarsak, bize otel bedelini ödeyebilir misiniz?” diye sordum.

Kontuarın önü çok kalabalıktı, herkes bir an önce biletini değiştirmek, otel bulmak ya da bir şeyler sormak istiyordu. Görevli bana “Öderiz…” diye kestirme bir cevap verdi.

Devamı haftaya salı günü…

03 Aralık 2019

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir