Pazar…Pazar… 2019/311

Pazar…Pazar…

KAOS TEORİSİ

“Kaos Teorisi” ilk defa 19. yüzyılın başlarında Fransız matematikçi Jules Henri Pointcare tarafından ortaya atılmıştır.

Pointcare, “Kaos Teorisi” doğadaki olayları fizik, kimya ve matematiksel deneylerle açıklamaya ve yorumlamaya çalışmıştır. Pointcare’e göre çok boyutlu sistemlerde, uygulanması gereken çözümler, sonsuz bir şekilde sürebilen, hareketli bir durumdur ve sistemlerin geleceğinin tahminine izin vermez. (1)

Avusturya’lı bilim insanı Ludvig von Bertalnffy’nin Genel Sistem Teorisi’nden türetilmiş çağdaş bir yaklaşım olan “Kaos Teorisi”ni, sistemi karşılıklı bir etkileşim içinde olan ortak özellikli ve kompleks yapıdaki parçalar olarak tanımlamıştır. (2)

Günümüzde, karmaşık sistemlerdeki davranışların açıklanmasında, değişimin kaynağına inilmesinde “Kaos teorisi” kullanılmaktadır.

Türk Dil Kurumu Kaos’u “Evrenin düzene girmeden önceki biçimden yoksun, uyumsuz ve karışık durumu” olarak tanımlamıştır. (3)

Kaos, bilimsel anlamda ise, “Düzensiz ve öngörülemeyen sistemler olarak ifade edilmektedir. (4)

Ancak kaos basit bir dağınıklık ve düzensizlik değildir. Çünkü düzen farklı birçok olası yorumları içermekte ve her gözlemci düzenin belirli bir modelini görmektedir. (5)

Kaos ise bazıları için yeni bir fırsat, motivasyon kaynağı, profesyonel başarı olabileceği gibi, bazıları için de uyumsuzluk ve depresyon oluşturabilecek bir durum olarak algılanabilir.

Kaos; çok yüksek boyutlu sistemlerde bulunma olasılığı bulunan, kısa vadede öngörülebilir davranışlar gösteren, asla kendini tekrarlamayan ve küçük değişimlerin süreç içerisinde büyük ve niteliksel etkiye yol açtığı doğrusal olmayan dinamikleri ele almaktadır.

Dolayısıyla “Kaos bakış açısı”nı yakalayabilmek için “Doğrusal Sistemler” ve “Dinamik Sistemler”in genel özellikleri ve farklarını değerlendirmek gerekmektedir.

Doğrusal Sistemlerde, gelecek tahmin edilebilir, zamanla değişmez, küçük nedenlerin etkisi küçük, büyük nedenlerin etkisi büyük olur, bir “Bütün” öğelerin toplamına eşittir, yani ne fazla ne de eksiktir.

Dinamik Sistemlerde ise, gelecek tahmin edilemez, zaman içerisinde değişiklikler olur, küçük değişiklikler büyük sonuçlara, büyük değişiklikler küçük sonuçlara yol açabilir, kesin bir şey söylemek mümkün değildir, bir “Bütün” öğelerin toplamından eksik ya da fazla olabilir. (5)

Yukarıdaki tanımlar incelendiğinde doğrusal sistemlerle, dinamik sistemler arasında çok fark bulunmaktadır. Günümüz dış ve iç çevre faktörleri, sistemlerin (Kurumların, işletmelerin) doğrusaldan çok, dinamik sistemlere dönüşmesine neden olmuştur.

Bu nedenle, değişim süreci öngörülemeyen yapıların yeni dengelerinin hesap edilmesine katkısı nedeni ile, “Kaos Teorisi” psikoloji, fizik, işletme, yönetim, biyoloji, ekonomi ve stratejik yönetim gibi bilim alanlarında uygulama şansı bulur.

“Kaos Teorisi”nin ilkelerini hava tahmini konusunda çalışan meteorolog Edward Lorenz’in literatüre kattığı kabul edilmektedir. Lorenz, ilkel bir bilgisayar ile hava tahminleri üzerinde çalışırken, hava tahmini modeline yönelik bilgisayara verilerini girer ve bir sonuç elde eder. Daha sonrasında aynı verilerle programı bir kere daha başlatmak ister, ancak veri girişinin zaman almaması için, virgülden sonraki altı haneden sadece üçünü girerek işlemi yapar ve bu sefer elde ettiği sonucun ilk sonuçtan farklı olduğunu görür.

Oysaki ilk başta değişiklikler çok ufak ve ihmal edilebilir görünmektedir. Lorenz bulguları ile “Kelebek etkisi” ve “Başlangıç durumuna hassas bağımlılık” ilkelerini ortaya atmış ve sonrasında basit başlangıç şartlarının karmaşık etkisini gösterecek denklemler aramıştır. Lorenz’in 1963 yılında çalışmalarının bir meteoroloji dergisinde yayımlanması sonrasında teorinin birçok bilim adamı tarafından incelenmiştir. (1) (3)

Kaos Teorisi’nin İlkeleri

• “Kelebek etkisi” ve “Başlangıç durumuna hassas bağımlılık”

Karmaşık sistemlerdeki anlık değişmelerin, uzun dönemde önemli değişikliklere yol açması durumudur.

• Kaos örüntüleri (Chaos pattern)

Düzensizlik düzenin bir parçasıdır. Düzenden düzensizlik, düzensizlikten düzen oluşabilir.

• Türbülans (Onset on turbulance)
Hareketin rastgeleliğidir ve tüm ölçeklerde aşırı dağınıklık, enerji boşalması, sürüklenmenin hâkim olmasıdır.

• Çekici öğeler (Strange attractors)

Sistem davranışları, farklı çekici öğelerin etkisi altına girme eğiliminde olması durumudur.

• Geri bildirim (Feedback)

Sistemler olumsuz geri bildirimler sayesinde kendi düzenlerini sürdürürler. Bir basamaktaki herhangi bir çıktı, bir sonraki basamak için geri bildirim niteliğindedir. Böylece olumsuz geri bildirimler sistem sapmalarını düzenlerken, olumlu geri bildirimler sistemdeki sürdürülebirlirliği sağlar.

• Kendi kendine örgütlenme (Self-organization)

Her yaşayan organizma hayatta kalabilmek için enerji harcar. Bu sistemlerde değişim rastgele değil bütüncüldür. Başlangıç ve kırılma noktaları oluşunca bu süreç özgür hareketlerle doğal akışla kendiliğinden gerçekleşir.

• Zaman zaman tekrarlar (Iteration)

Bazı fonksiyonların basitçe tekrar etmesidir.

Kaos Teorisi ne işe yarar?

Doğada olup bitenleri fizik, kimya ve matematiksel deneylerle açıklamaya çalışan ve bilgisayar teknolojilerinden yararlanan teori; çok boyutlu sistemlerin anlaşılmasında, modellenmesinde ve yorumlanmasında önemli yararlar sunmaktadır. Bu yararların başında değişimin yönetilmesi ve kurumların organizasyonu gelmektedir.

Değişimin Yönetilmesi

Günümüzde pazar ve rekabet koşulları sürekli, değiştirilemez ve durdurulamaz bir değişim içerisindedir. Hiç bir zaman değişkenlerin tamamına ulaşabildiğimizden emin olamayız.

Teorinin en önemli katkılarından biri değişimin mantığını anlayabilmek için onun doğasına ve kaynağına inmeyi vurgulamasıdır.

Teoriye göre; dünyayı şekillendiren değişikliklerin bir iç mantığı var ise; yeni ve daha yüksek düzeyde değişimi anlamak ve yönlendirmek mümkün olabilir.

Yöneticiler dengeden uzak düşünce yapısına uyum sağlamalı ve kaosun negatif etkilerine odaklanmak yerine onun yenileştirici, canlandırıcı enerjisini kullanmalı, nasıl bir olumlu çıktı elde edilebileceğini değerlendirmelidirler.

Bir organizasyonun (Sistemin) amacı kendi geleceğini kurmak ve kurtarmaktır. (4) Bir sistemde kaosun bulunması, aynı zamanda o sistemin yaşadığının göstergesidir.

Kaos yöneticisi, yol üzerindeki çatallaşmaların farkına vararak, uygun müdahalelerle yeni gelişim çizgisini destekleyebilir.

Ayrıca yöneticilerin kurumu sürekli karmaşanın eşiğinde tutması ile kurumun (Çalışanların) yaratıcılık ve üretkenliğinin gelişmesi sağlanabilir.

“Kaos Teorisi” kurum çalışanları arasında bağ kurulmasını ve bilgi kullanımını önerir. Bu yönüyle öğrenmeyi ve iletişimi güçlendirdiği söylenebilir. (6)

Kaynakça

(1) (5) ÖGE, S. (2005). Düzen mi düzensizlik (kaos) mi? Örgütsel varlığın sürdürülebilirliği açısındanbir değerlendirme. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1, 287-303.

(2) BERTALANFFY, von L. (1972), “The History and Status of General Systems Theory”, Academy qf Managementjoumal, Vol. 15, No. 4, pp. 407—426.

(3) TEKEL, S. (2006). Yönetim ve organizasyon bilimi açısından karmaşıklık teorisi. Journal of Istanbul Kültür University, 2, 223-229. Türk Dil Kurumu (TDK), (2015). Kaos, http://tdk.gov.tr/index.php…

(4) GROSSMAN, S.C., VALİGA, T.M. (2005a). The New Leadership Challenge. The New World and New Leadership. F.A. Davis Company, Philadelphia, 27-37.

(5) SOYDAŞ, A.U. (2002). Halkla ilişkiler uygulamaları ve yönetim kavramına farklı bir yaklaşım: Kuantum ve kaos teorisi. İletişim Fakültesi Dergisi, 12, 657-672.

(6) Altun, S.A. (2001). Kaos ve yönetim. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 28, 451-469. http://dergipark.ulakbim.gov.tr/kuey/article/view/5000050820.

İyi Pazarlar…

2019/311

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir