Pazar… Pazar…
Baba olmak zor zenaattır…
“Zenaat, sermayeden çok, nitelikli emeğe dayalı, öğrenimin yanında el becerisi ve ustalık gerektiren bir meslektir” diye tarif edilir. Baba olmak da aynen böyledir.
Oğlum 17 Haziran 2000 tarihinde doğmuştu ve ertesi gün “Babalar Günü”ydü… Babalık hissini bana böyle özel bir günde yaşatmıştı… Onu ilk kucağıma aldığımda yaşadığım duyguyu anlatmam çok zor; canımdan bir parça o an kucağımdaydı ve hayatım boyunca onun sorumluluğunu severek taşıyacağımı hissetmiştim.
Zamanında babam da, benim için aynı duyguları yaşamıştı… Fotoğrafın arkasındaki tarih 1960, yani daha bir yaşında bile değilim…
Yıllar sonra babamla genç yaşımda, şimdi hiç hatırlayamadığım -eminim ki benim haksız olduğum, fakat onun haksız olduğunu iddia ettiğim- bir tartışmamızda, bana her kelimenin üzerinde tane tane durarak, ondan hiç beklemediğim bir sakinlikle şöyle demişti: “Şimdi beni haksız bulmana şaşırmıyorum oğlum… Benim duygularımı ancak, sen baba olduğunda anlarsın. Biz babalar, çocuklarımız dünyaya geldikten sonra, artık hayatımızı kendimiz için değil, onlar için yaşarız. Sizi kendimizden fazla düşünür; siz uykunuza daldıktan sonra bile, sizin geleceğinizi planlamaya çalışırız. Bugün senin itiraz ettiğin şeylere, zamanı geldiğinde senin oğlun da itiraz edecek ve sen ona benim sana söylediğime benzer şeyler söyleyeceksin. Ve o zaman bana hak vereceksin”.
Haklıymışsın Baba…
Mekânın Cennet olsun…
İyi Pazarlar…
2014/22