Pazar… Pazar…
Dün Kayseri’deki terör saldırısında kaybettiğimiz askerlerimiz ve yaralılarımız için bir kez daha kahrolduk. Bir hafta ara ile yaşadıklarımız gerçekten çok üzücü ve hepimizi derinden sarsıyor. Bu coğrafyada ne yazık ki, dökülen kan ve acılar bitmiyor. Hemen dibimizdeki Halep’te insanlık dramı yaşanıyor ve tıpkı daha önce yaşanan katliamlarda olduğu gibi dünya yine sessiz kalıyor…
İnsanlar can pazarı ile kıvranırken, böyle olaylarla reklam yapmaya çalışan şirketler de itibar kaybediyor. “Reklamın iyisi kötüsü olmaz, reklam olsun yeter” diye düşünenler, yıllar sonra bunun son derece yanlış olduğunu kavramışlardır, çünkü kötü reklam markaya ve şirketin toplumdaki algısına zarar vermektedir. Son yıllarda “Sosyal Medya” çok önemli bir tanıtım mecrası olurken, reklam, pazarlama, halkla ilişkiler, itibar yönetimi, iletişim veya benzer konulardan habersiz bir takım çalışanlara veya dış kaynaklara bu işin yönetimini verenler, yanlış paylaşım veya sonuçları düşünülmemiş işlerin faturasını ödemek zorunda kalmaktadırlar.
Ekteki fotoğraflarda göreceğiniz gibi, bir firma Twitter’dan Halep yollarında olduğunu ve oraya yardım amacıyla kamyonlar sevk ettiğini duyurmuştur. Görsel olarak da başka bir markanın internetten yayınladığı fotoğrafı alarak, üzerine Photoshop’la kendi logosunu yerleştirmiştir.
Öncelikle bir yardım, reklam amacı ile yapılmamalıdır. Sosyal sorumluluk gereği şirketlerin kendi imkânları çerçevesinde yardım etmeleri doğaldır; ancak bunu bu şekilde duyurmak, yapılan yardımın değerini düşürmektedir. Başka şirketlere ya da kişilere örnek olmak amacı ile yardımın duyurulduğu ifade edilse de, bu çok gerçekçi değildir, çünkü bir yardım yapacak şirket veya şahıslar zaten bunu kimseyi beklemeden yapmaktadırlar.
Aynı şirketin yayınladığı görseli başka bir şirketin fotoğrafından aldığı ortaya çıkınca ise, hatasını kabul etmek yerine, aynı mecradan yayınladığı duyuru ile “Temsili fotoğraf” paylaştığını ve güvenlik nedeni ile bunu yaptığını duyurmuştur. Bu paylaşım krizi büyütmüş ve artık şirketin yönetmekte zorlanacağı bir boyuta getirmiştir. Böylesi bir temsili fotoğraf paylaşımının bir mantığı olsa bile, bunu daha ilk duyuruda belirtilmesi gerekmekteydi. Ancak sonradan kamuoyuna yapılan duyurudan anlaşılacağı üzere, şirket Halep’e hiç araç göndermemiş, söz konusu yardımlarını Kızılay’a teslim etmiştir. Dolayısı ile bir güvenlik kaygısı da söz konusu değildir. Ayrıca aynı şirket, bütün bunların üzerine, böylesi yanlış paylaşımları ortaya çıkaran kişileri suçlama yoluna gitmiştir. Yanlışı başka bir yanlışla kapatmak bir çözüm getirmemektedir. Bir paylaşım veya açıklama yapılırken, enine boyuna düşünülmeli ve yanlış anlaşılmaya neden olacak açıklamalar yapılmamalıdır.
Sosyal medya yönetimi önemsiz ve kolayca yönetilecek bir mecra değildir. Kamuoyu önünde olan kişi ve kuruluşların bu konuya özen göstermeleri gerekmektedir. Bir çok işletmenin bu konuları ilgisiz veya bilgisiz kişilere yaptırdığını görmekteyiz. Oysa bir kurumun itibarı, marka değeri ve algısı, şirketlerin gelecekte var olmaları için son derece önemlidir. TV’de yanlış ifade edilen bir söz yüzünden kariyerleri sona ermiş bir çok ünlünün olduğu unutulmamalıdır.
İşletmelerin reklam, halkla ilişkiler, dijital pazarlama ve benzeri konuları önemsemelerini, “İtibar Yönetimi” gibi son derece önemli bir işi, öğrenim görmüş ve deneyimli kişi veya şirketlere yaptırmalarını veya destek almalarını öneririm.
İyi Pazarlar…
2016/153