Pazar… Pazar…
Önce “Gri Yakalılar”ı, geçen hafta “Pembe Yakalılar”ı yazdım. Bu hafta da “Altın Yakalılar”ı yazıp, bu üçlemeyi tamamlayacağım.
Kimdir bu “Altın Yakalılar”? Çok kısa olarak tanımlarsak, işletmelerin Yönetim Kurulu Başkanları, Yönetim Kurulu üyeleri, kurucu ortakları ve “C Level” (Chief Level – Şef Seviyesi) olarak adlandırılan üst düzey yöneticilerdir.
Peki, “Altın Yakalılar”ın kurmuş veya yönetmiş oldukları işletmelere katkılarının devam etmesi, değişen pazar ve rekabet koşullarında yeni stratejiler geliştirmeleri, ekipleri etkin bir şekilde yönetmeleri veya yeni girişimler gerçekleştirmek için birikimleri, deneyimleri ve yetkinlikleri yeterli mi?
Yıllar önce edindikleri öğrenim veya deneyimle girişimciliği veya yöneticiliği sürdürebilirler mi?
İşletmelere yeni katılan yeni nesil çalışanlarla (Y kuşağı ve çok yakında Z kuşağı ile) iletişim kurabilir ve onları yönlendirebilirler mi?
Başta KOBİ’ler olmak üzere, yoktan var ederek kurulan işletmelerin girişimcileri veya uzun yıllar görev yapan yöneticilerin, günümüze kadar çeşitli ekonomik krizler atlatmış, döviz yokluğu çekmiş, ithalat kısıtmaları yaşamış, onlarca bürokrasi engelleri ile karşılaşmış ve neredeyse hiçbir teşvikten istifade etmeden, büyük sıkıntılarla işletmeleri bugünkü boyutlarına getirmişlerdir. Kimi zaman istemeden üretimi durdurmak, işçi çıkarmak veya bazı yatırımlardan vazgeçmek zorunda kalmışlardır. Kuşkusuz bugünlere kolay gelmediler…
Bütün bunları yaşamış girişimcilerin, bugünkü pazar koşulları karşısında: “Biz neler gördük, neler atlattık, bunlar da geçecek…” veya yeni işe başlayan ve önceki nesillere göre davranışları farklı olan çalışanlar için: “Kimleri adam ettik biz, biraz burunları sürtsün, bunlar da adam olurlar…” diye düşündüklerini tahmin etmek zor değildir.
Ancak artık hiçbir şey eskisi değil; her şey değişiyor ve daha da değişmeye devam edecektir.
“Altın Yakalılar”, değişime uyum göstermek ve yeni yetkinlikler kazanarak işletmeyi verimli yönetmek, ya da profesyonel yöneticilerle birlikte çalışmak zorundadırlar.
İşletmenin gelecekte var olması, sadece pazarı ve rekabeti tahmin etmeye değil, planlayarak ve değişimi uygulamaya bağlıdır.
Ayrıca sürdürülebilir rekabet avantajı ve ortalamanın üzerinde kârlılık için de bunlardan fazlasına gereksinim vardır. Birkaç örnek vermek gerekirse “Altın Yakalılar”;
• Liderlik ilkelerini,
• Değişen yönetim ve iletişim kuramlarını (Yönetişimi),
• Kurumsallaşmayı,
• İtibar yönetimini,
• Stratejik yönetimi,
• Kaynakların etkin kullanımını,
• Yeni pazarlama anlayışlarını (Pazarlama 4.0, Dijital Pazarlama…vs.),
• Yeni satış kanallarını (Mavi Okyanusu),
• Araştırma ve Geliştirmeyi (Ar-Ge’yi),
• İnovasyonu,
• Dünyaya açılıp yerel pazarlara uygun pazarlama ve satış yapmayı (Glokal Stratejiyi),
• Çalışanları inandırmayı ve yüreklendirmeyi (Motivasyonu) ve bunlara benzer bir çok kuramı bilmek ve içselleştirmek zorundadırlar…
Yönetim, iletişim, değişim, gelişim, yenileşim… İşte süreç böyle adım adım ilerliyor!
En küçüğünden, en büyük işletmeye kadar tüm bu adımların, profesyonel bir şekilde uygulanması, işletme hedeflerine ulaşmak mümkün olacaktır. Zaten uluslararası standartlar bu süreçleri zorunlu kılmaktadır. Günümüzde bunlar yapılmadığı takdirde, bırakın uluslararası pazarlara açılmayı, ülke içinde dahi rekabet etmek mümkün değildir…
Deneyimli girişimci bir büyüğüm, bir sohbetimizde “İşi kurmakla bitmiyor, işi büyütmek lazım. Durmak olmaz, durduğunda geriye düşersin; geriye düştüğünde de yok olursun…” demişti ve tam da ifade etmek istediğimi üç cümle ile özetlemişti…
İyi Pazarlar ?
2017/183