HASTANEDE ZİYARET
Kozmetik sektöründe Vepa’da ilkokulu, Aromel’de liseyi, Kopaş’ta ise üniversiteyi okumuşum gibi oldu benim için. Gerçekten birbirinden değerli üç okulda öğrenci oldum ve her üç patronumdan da çok şey öğrendim; hâlâ daha da öğrenmeye devam ediyorum, çünkü hayat sürekli değişiyor, pazar gelişiyor ve iş yapış biçimlerimiz de doğal olarak farklılaşıyor. Bu değişime ayak uydurmak zorundayız, eski yöntemlerle, yenilenen dünyada başarılı olmak imkansızdır.
Faks cihazının bile olmadığı bir şirketten başlayıp, günümüz teknolojilerini kullanan ve daha da ötesi, aynı hızda düşünüp aksiyon almak zorunda olan, 50’nin üzeri yaşlarda bir yöneticinin, sadece deneyimi yeterli olmayabilir. Başarıya ulaşmak için, olağanüstü gayret göstermek kaçınılmaz olabilir. “Ya kendinizi yenileyeceksiniz ya da oyuna seyirci kalacaksınız” iş dünyası böylesi kanunlarla yönetilmektedir.
Sektöre ilk başladığım yıllardan beri tanıdığım, her zaman sohbetinden ve arkadaşlığından keyif aldığım Pendik’teki bayimiz Alper Özalkan’ı ziyaret ederek, pazardaki son gelişmeler hakkında bilgi almak istedim. Öncesinde birkaç bayiye ziyaretimi gerçekleştirdikten sonra Pendik’e geldim. Yıllardır aynı yerde olan Ferhan Parfümeri’ye uğradığımda, mağazada çalışan kızlar, bana Alper Bey’in annesinin ameliyat olduğunu ve bu nedenle kendisinin hastanede bulunduğunu söylediler.
Saatime baktım, hemen yola çıksam Şişli’deki Memorial Hastanesi’ne akşam üzeri saatlerinde ulaşabilir, Alper Beyi görebilirdim. Böylelikle, zor bir gününde bayimize moral ve destek vermiş olacaktım. Hastanenin altındaki kapalı otoparka arabayı park ettikten sonra, asansörlerden giriş katına çıkmak ve danışmadan odanın numarasını almak niyetindeydim. Otoparkta arabayı çok arka tarafa park ettiğim için, garajın içinde epey yürümek zorundaydım. Tam arabayı park ettiğim yerin karşısında bir kapı gördüm. Bu kapı yukarıya çıkan merdivenlerin kapısı olmalı diye düşünerek, kapıyı açtım ve gerçekten de karşıma merdivenler çıktı. Ancak bu merdivenler, normal ziyaretçilerin kullandığı merdivenlere benzemiyordu. Daha dar ve az aydınlatılmış bu merdivenlerin, acil çıkış veya personel için olduğunu düşünerek, yukarıya doğru çıkmaya başladım. Benden başka kimse inip çıkmıyordu, ayak seslerim boşlukta yankı yapıyordu. İki kat çıktıktan sonra, giriş katına geldiğimi tahmin ederek önüme çıkan kapıyı açtım.
Kapıyı açtığımda, çıktığım yer karşısında, bir anlık bir şaşkınlık yaşadım, burası hastanenin kafeteryasıydı ve tam önümdeki masanın etrafında Alper Bey ve ailesi oturuyorlardı. Hiç şaşırdığımı belli etmeden, sanki o kapıdan çıkmayı önceden planlamış gibi doğal bir ifadeyle, Alper Bey ve ailesine “Geçmiş olsun demeye geldim Alper Abi…” diyerek masalarına yaklaştım. Beni gören Alper Bey, şaşkınlıktan küçük dilini yutuyordu az daha ve gülümseyerek “Olmaz böyle şey, Hakan Okay, sen nasıl bir adamsın ya? Nasıl buldun bizi?” diyerek, ayağa kalktı ve birbirimize sevgiyle sarıldık. Beni ablası ve ailesinin diğer üyelerine “İşte sektörümüzün gelmiş geçmiş en büyük pazarlamacısı” diye tanıştırdı.
Aradan yine yıllar geçti, Alper Bey’in mağazasına kim bilir kaç tane yönetici veya satıcı uğramıştır. Ama bana olan sevgisi herkesten farklıydı, bunu her fırsatta dile getiriyordu. Hatta kendisini mağazasında ziyaret ettiğim zaman, ofis kısmının açıldığı minik bahçeye beni davet eder, çaylarımızı orada yudumlardık.
Müşteri veya bayilerin zor zamanlarda yardımcı olmak veya böyle günlerde destek olmak çok önemlidir. Her türlü iş başarısı unutulabilir, ama onlara yaşattığınız “Değer verilme” duygusu asla unutulmaz ve müşterinizin size her zaman yakınlık duymasını sağlar.
Devamı haftaya salı günü…
09 Haziran 2020