Pazar… Pazar…
Bu pazar sabahı kahvemin tadı acı… Lezzeti yok hiç bir şeyin; ne pazarın, ne sokakların…
Kusura bakmayın terör saldırıları içimizi acıtırken, bugün kahvenin yanına kurabiye niyetine yazmam da mümkün değil.
Oysa bu pazar günü Osmanlı’nın son dönemleri ve 1915 öncesi Kafkasya, Sina, Filistin, Irak, Hicaz-Yemen cephelerinde uğradığımız yenilgilerden sonra, “Millet” olma ruhunu yitirmiş insanlarımızın yüreklerine tekrar milli beraberlik ve mücadele ruhunu aşılayan Çanakkale Zaferi ile bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz duyguları birleştirecek bir yazı yazmayı düşünüyordum.
Ama gelin görün ki, geçen hafta Ankara’mıza, dün İstanbul’umuza yapılan terör saldırıları, zihinlerimizde birkaç ay öncesi ve son bir yıl içinde yaşadığımız daha küllenmemiş saldırıları tekrar hatırlattı…
Kimden, nereden gelirse gelsin, nerede, kime karşı ve hangi amaçla olursa olsun her türlü terör saldırısını kınıyoruz, lanetliyoruz…
Ne yazık ki buradan haykırmakla bir yere varmak mümkün değil. Yazılanları okuması gerekenler zaten okumuyorlar ya da okusalar bile bir etkisi olmuyor…
Huzurlu Pazarlar…
2016/114