Pazar…Pazar… 2020/347

Pazar…Pazar…

KARAR YORGUNLUĞU (DECISION FATIGUE)

Karar verme, insanın farklı zihinsel ve psikolojik fonksiyonların birlikte çalışması ile ortaya çıkan bilişsel bir süreç olup, insanın sahip olduğu en önemli yeteneklerinden biridir.

Karar verme, düşünce sistematiği içinde önemli bir yere sahiptir. İnsanın bir olay veya bir problem karşısında çözüm veya hareket yönünü belirleyecek alternatiflerin arasından, psikolojik faktörler ve insanın diğer yetenekleri ile birlikte, düşünerek, muhakeme ve analiz yaparak en uygun olanını seçme sürecidir.

Muhakeme, bir sonuca varmak için bilgilerin bağdaştırılıp, analiz edilmesi ve sentelenmesi olarak tanımlanabilir. Muhakemenin algı, bellek, öğrenme, duygu, düşünce, motivasyon gibi psikolojik kavramları da barındırdığı söylenebilir. (1)

Analiz yapma yeteneği güçlü bir bilişsel araçtır. İnsan bilinçli analiz yapabilen tek canlıdır ve analiz ettiği sürece olayları veya sonuçları denetleyebildiğini düşünür. Analiz parçalara ayırmak, sentez ise parçaları yerine koymak suretiyle bütünlüğe ulaşmaktır. (2)

Olasılık teorisine göre ise, öngörülen ya da beklenen sonuçlara ait veriler karar vermede etkilidir. Özellikle sonuçları sayısal verilere ya da olasılıklara dayalı, riskli veya seçenekli tercih işlemleriyle karşı karşıya kalan kişi, verebileceği kararların sonuçlarında neler kazanıp kaybedeceğine dair ihtimalleri düşünüp hesaplamaktadır; analizine göre alternatiflerden birini seçmek ve karar aşamasına geçmektedir. (3)

Karar verme konusunda başka etkenler de söz konusudur.

Bilgi, karar vermek için temel ve gerekli bir koşuldur. Dikkatli olmak ve odaklanmak de önemli kaynaklardır ve karar verme üzerinde önemli bir rollere sahiptirler. Ancak iyimserlik ve aşırı özgüven, hatalı karar vermeye yol açabilecek psikolojik faktörlerdir. (4)

Karar verme süreci üzerinde sosyal çevre de etkilidir. Etkili kararlar alabilmek için, pek çok kaynaktan elde edilen bilgilerin entegrasyonu gerekmektedir, bu özellikle de faydalı ipuçları ve işaretler ile sosyal ortamdan edinilen bilgilerle sağlanabilmektedir. Sosyal uyaranlar, duygusal ifadeler de karar verme üzerinde etki gösterebilmektedir. (5)

Bellek ile karar verme arasında da bir ilişki mevcuttur. Geçmiş deneyimlerin üzerine geleceğe yönelik arzu, beklenti, olay, tepki ve sonuçları ekleyebilme ve öğrenme yeteneği için hafıza ve bellek gereklidir. Önceki yaşanmış olaylara ve ölçümlenmiş sonuçlara dayanmayan, yani deneyimlenmemiş kararlar vermek genel anlamda zor görevlerdir.

Şimdi, karar verme konusunu genel olarak tanımladıktan sonra, “Karar Yorgunluğu” (Decision Fatigue) nedir, onu açıklayalım.

Aslında bu kavram mahkeme salonlarında gün boyu yoğun çalışan yargıçların, davalar hakkında sürekli karar vermeleri durumunda, günün ilerleyen saatlerinde verdikleri kararların hatalı veya düşük kaliteli karar vermelerine neden olma durum ile ilgili ortaya atılmıştır.

Oysa, günümüz iş dünyasında yaşanan ekonomik koşullar, pazardaki belirsizlikler ve yoğun rekabet karşısında, yöneticilerin gerek yönetim, gerekse pazarlama ve satış konularında almaları gereken kararların sıklığı, değişikliği, sonuçları veya geliştirilmesi karşısında yaşadıkları süreç de “Karar Yorgunluğu”na neden olabilir. Bu durum yanlış kararlar verme, verimsiz olma, rekabette geriye düşme, pazar payı kaybetme, işletme veya markanın prestijinin yitirilmesi veya benzer sonuçlara yol açacağı gibi, kurum içinde motivasyon kaybına, çalışanların sadakatinin azalmasına, hatta uzun yıllar telafi edilemeyecek zararların oluşmasına neden olabilir.

2020 yılında yaşadığımız Covid Pandemisinde sadece işletmeler değil, bazı gelişmiş devletlerin yöneticilerinin bile yanlış kararlar verdiğini görmüş durumdayız. (6) Zira ilk defa böylesine büyük bir sağlık krizini yaşayan, sıklıkla kararlar alma ve kararlarını değiştirme durumu ile karşı karşıya kalan yöneticilerin “Karar Yorgunluğu” yaşadıklarını ifade etmek yanlış olmayacaktır.

“Karar Yorgunluğu” her türlü kriz karşısında yaşanan stresten kaynaklandığı gibi, sürekli aynı sektörde, aynı işi yapan ve tüm olaylara hep aynı perspektiften bakan yöneticilerde de görülebilir. Bu nedenle zamanın Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama, iş insanları Steve Jobs ve Mark Zuckerberg’in bir günde almaları gereken kararların sayısında sınırlama getirdikleri bilinmektedir. Hatta bazı büyük holdingler, bünyelerinde çalışan CEO’lara aynı sektörde en fazla 5 yıl görev verdikleri ve bu sürenin sonunda başka sektörlere kaydırdıkları da görülmektedir.

Karar Yorgunluğunu engellemek için yapılabilecek bir çok şey vardır.

  • Yöneticilerin sağlıklı bir zihine sahip olmaları için, temel gereksinim rahatlık ve konsantrasyon sağlayacak koşullar oluşturulmalıdır.
  • İş gerginlikleri, uzun çalışma süreleri, iş tatminsizliği azaltılmalıdır.
  • Olumsuz fiziksel koşullara sahip çalışma mekânları ortadan kaldırılmalıdır.
  • Stres azaltıcı yöntemlerin geliştirilmesi, psikolojik danışmanlık gibi uygulamalar devreye alınmalıdır. (6)
  • Yöneticilere bilimsel destek verecek danışmanlar veya komiteler oluşturulmalıdır.
  • Yönetim karar organlarında çalışanların mesleki olarak çeşitlendirilmelidir. Örneğin, yönetimin sadece mühendislerden oluşması, bazen kararların sadece analitik olarak verilmesine ve işin sosyal yanının göz ardı edilmesine de yol açabilir.
  • Yöneticilerin farklı bakış açıları kazandıracak seminer, konferans, eğitim veya toplantılara katılmaları sağlanmalıdır.
  • Yöneticiler kurum içi (İletişim kurma, yönetme, geri bildirim alma/verme, etkili toplantı yapma, delege etme, zaman yönetimi… vs. gibi) yönetişim becerilerini geliştirilmelidirler.
  • Yöneticiler kendi uzmanlıkları dışında (Tarih, psikoloji, sosyoloji, antropoloji, sanat tarihi…vs. gibi) konularda kitap veya makale okumalıdırlar.

Kaynakça

(1) Keith Stenning, Michiel van Lambalgen, “Reasoning Logic and Psychology”, Wiley Interdisciplinary Reviews: CognitiveScience, 2010, Volume 2, Issue 5, s. 555

(2) Nancy C. Andreasen, Cesur Yeni Beyin, Çeviren: Yıldırım B. Doğan, Okuyan Us Yayın, İstanbul, 2003, s. 43-44

(3) Daniel Kahneman, Amos Tversky, “Prospect Theory: An Analysis of Decision Under Risk”, Econometrica, 1979, Volume 47, No 2, s. 263-291

(4) Kylie Burns, “Judges, ‘Common Sense’ and Judicial Cognition”, Griffith Law Review, 2016, 25:3, s. 319-351

(5) Denis Bouyssou, Didier Dubois, Marc Pirlot, Henri Prade, “Human Decision: Recognition Plus Reasoning”, DecisionMaking Process: Concepts and Methods – Chapter 4, 2009, s.157-197

(6) https://www.hurriyet.com.tr/galeri-ulke-bu-iddiayla-calkalaniyor-koronavirus-salginindan-hukumet-mi-sorumlu-41573566/1

(7) Farah Rashid Siddiqui, Afshan Shahid, “Promoting Healthy Workplaces – Health Pledges Initiative at North Kirklees Primary Care Trust, NHS, England”, The Journal of The Pakistan Medical Association, 2012, 62 (10), s. 1028-1032

İyi Pazarlar…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir